Konsey tarafından tutulan kayıtlarda, Haziran ayında bir Müslümanın "terörist" olduğu iddiasıyla bir grup tarafından dövülmesi ve Kasım ayında Müslüman aile tarafından işletilen Kansas'taki bir lokantanın kundaklanması da var.

Raporda, 2016 yılında Müslümanları hedef alan nefret suçlarının yüzde 44 oranında arttığına, 2016 yılında 260 olan nefret suçlarının 2017 yılında 300'e çıktığına vurgu yapılıyor.

Buna göre, olayların üçte birinden fazlasına resmi güvenlik mensuplarının karışmış olması "devletin bir dini azınlığa benzeri görülmedik ölçüde düşmanlık beslediğine" emsal oluşturuyor.

Müslümanlara önyargılı eylemlerin başında, Gümrük ve Sınır Koruma Teşkilatı'nın Müslüman şikayetçilere orantısız davranması geliyor. Bu tip olayların bütün önyargılı eylemler içindeki payı yüzde 13'ü buluyor.

Federal Soruşturma Bürosu FBI'ın şikayet sahiplerine önyargılı davranılmasındaki payı ise yaklaşık yüzde 10.

Nefret suçlarının artmasında Trump etkisi

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'nin (CAIR) Ulusal İcra Direktörü Nihad Awad, "Müslüman karşıtı eylemlerin şiddetinin arttığını, aynı zamanda Müslüman ya da Müslüman olarak algılanan ailelerin, gençlerin ve çocukların da hedef alındığını" söyledi.

Müslümanlara karşı nefret suçlarının artmasında, ABD Başkanı Donald Trump'ın Müslümanlara yönelik politika ve söylemlerinin etkili olduğu açıklandı.

Donald Trump 2017 yılının Ocak ayında Müslüman çoğunluğun yaşadığı 7 ülkenin vatandaşlarına geçici olarak ABD vizesi verilmemesine dair kararname imzalamıştı.

Trump bu kararın Müslümanları cezalandırmakla ilgisi olmadığını, ülkeyi terörden korumak ve daha güvenli hale getirmek için alındığını ve Müslüman çoğunluklu diğer 40 ülkenin uygulama kapsamına girmediğini söylemişti.

Trump aynı zamanda aşırı sağcı bir İngiliz partisinin Müslüman karşıtı propaganda videolarını da Twitter hesabından paylaşmıştı.