Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye'de ortalama her 4-5 yılda büyüklüğü 7'nin üzerinde (çok şiddetli) bir deprem yaşandığına dikkati çekerek 1900 yılı ve sonrasında 285 hasara neden olan depremde 100 bin kişinin öldüğünü ve 700 bin konutun hasara uğradığını belirtti.

Özmen, yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü sarsmasıyla depremlerin meydana geldiğini hatırlattı.

Türkiye'nin deprem kuşağında olduğuna işaret eden Özmen, şöyle konuştu:

"Türkiye deprem üretme potansiyeli olan birçok aktif fayla örümcek ağı gibi sarılmıştır. Bu aktif faylara bağlı olarak Türkiye'de 1900 ve sonrasında 285 hasara neden olan deprem meydana gelmiş ve bu depremler nedeniyle yaklaşık 100 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 700 bin konutumuz ağır hasara uğramıştır. Bu depremleri büyüklüklerine göre sınıflandırarak incelediğimizde ise ortalama her 4-5 yılda 7'nin üzerinde bir depremin meydana geldiğini görmekteyiz."

Deprem takviminin karanlık yılları

Özmen, Türkiye'deki depremler tarihsel takvim üzerinden incelendiğinde en büyük ve en fazla yıkıma neden olan depremin 27 Aralık 1939 meydana gelen Erzincan depremi olduğunu anımsatarak "27 Aralık 1939'daki Erzincan Depremi 7,9 büyüklüğünde gerçekleşmiş, 32 bin 962 can kaybı, 116 bin 720 ağır hasarlı konuta neden olmuştu. Erzincan depremiyle başlayan ve 5 yıl içinde 5 büyük depremin meydana geldiği 1939-1944 yılları deprem tarihi açısından en karanlık yıllar olarak deprem takviminde yerini almıştır." dedi.

Bu konuda Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal ile "Depremlerle Baş Edebilmek" adlı bir kitap yayımladıklarını anlatan Özmen, deprem açısından Türkiye'nin bu en karanlık döneminden sonra durmayan ve Türkiye'yi sarsmaya devam eden, ciddi hasarlar ve can kayıpları oluşturan büyüklüğü 7'nin üzerindeki depremlere bu kitapta yer verdiklerini söyledi.

Doç. Dr. Özmen, 1900'lerden sonra Türkiye'de büyüklüğü 7'nin üzerindeki depremler incelendiğinde Türkiye'nin gelecekte de çok sayıda depreme maruz kalacağının altını çizdi.

Depreme karşı çok yönlü hazırlık içinde olunması gerektiğini vurgulayan Özmen, kentsel dönüşüm çalışmalarının yanı sıra Afet Sigortası Kanunu, çok sayıda zayıf ve kuvvetli deprem yer hareketi kayıt şebekelerinin kurulması ve "Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği ile İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt veya Mikrobölgeleme raporlarındaki deprem/afet tehlikesi göz önüne alınarak yapılan yerleşime uygunluk değerlendirmelerine uyulmasının zorunlu hale getirilmesi", yeni Türkiye deprem tehlikesi haritası ve Bina Deprem Yönetmeliği gibi çalışmaların önemli olduğunu bildirdi.

Özmen, olası bir depreme karşı yapılacak çalışmaların, müdahaleden ziyade, depremde oluşabilecek zararları minimuma indirmeye yönelik olması gerektiğini de kaydetti.