Bir yıl önce, 11 gün boyunca hapsolduğu karanlıkta onu ölüme bırakmamak için ter döken iyi kalpli insanların sesine kulak kabartan, içeriye uzatılan mamalarla kuyruğu dik tutan Kuyu'nun "ilk" doğum günü, onu kurtarana kadar cepheyi terketmeyen insanlarla göz göze geldiği an ve sevinç çığlıklarıyla belleklere kazındı. Türk insanın sevgi, merhamet ve azminin simgesi haline gelen Kuyu, HAÇİKO gözetiminde ikinci hayatının tadını çıkarıyor.

Beykoz'da düştüğü kuyuda soğuk ve karanlığa 265 saat direndikten sonra kurtarılan ve ardından yazar Ömür Gedik'in yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Hayvanları Çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneğince (HAÇİKO) koruma altına alınan Kuyu, "yeniden" doğalı 1 yıl oldu.

Geçen yıl Beykoz'un Dereseki köyünde 65 metre derinliğinde ve 30 santimetre çapındaki sondaj kuyusuna düşen küçük bir köpek yavrusu, kuyunun derinliklerinde kurtarılmayı beklerken, kuyunun dışında da onu kurtarmak isteyenler bir karargah kurmuş, Türkiye'nin her yerinden insanı bir araya getiren bir sembol olan yavru köpek kuyuya indirilen kamerayla takip edilmişti.

İstanbul İtfaiyesi tarafından sahiplenilen Kuyu, sonraki günlerde ölümcül bir hastalık olan kanlı ishal oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hayvan Hastanesinde ilk müdahalesi yapılan Kuyu'nun daha özenli bir bakıma ihtiyacı olduğunu gören Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü yetkilileri, Kuyu'nun kurtarılma sürecinde ekipleri yalnız bırakmayan yürüten yazar Ömür Gedik'e ulaştı. Gedik de teklifi kabul ederek, Kuyu'nun ikinci tedavisini üstlendi ve dernek aracılığıyla Kuyu'ya güvenli, sağlıklı ve mutlu bir hayat sundu. Kendisine uygun, geniş alanı olan bir yerde bakılan Kuyu, sıkıntılı günlerin ardından şimdi özgürlüğün tadını çıkarıyor.

"Kuyu, ülke için bir birleştirici oldu"

HAÇİKO Yönetim Kurulu Başkanı Ömür Gedik, kurtarıldığı ve yeniden hayata döndüğü 15 Şubat'ı Kuyu'nun doğum günü olarak kabul ettiklerini dile getirerek, "Beykoz'da açılan ve daha sonra üstü kapatılmayan bir kuyuya yaramazlıkları sonucu düşmüş bir yavru kangal köpeği Kuyu. Yerin yaklaşık 70 metre altında çok zor bir yaşam savaşı verdi 11 gün boyunca. Orada bir karargah kurulmuştu, hava da çok soğuktu. O süreçte 'Kuyunun dibindeki köpek yukarıya nasıl çıkarılır?' konuşmaları yapılıyordu. Zonguldak'tan TTK geldi, İstanbul İtfaiyesi ve Büyükşehir Belediyesi ekipleri ve gönüllüler oradaydı. Biz de HAÇİKO olarak bunu Türkiye'ye nasıl duyurabilir ve nasıl yardım edilebiliriz diye günlerce kuyunun başında bekledik." diye konuştu.

"Kuyu, zor bir dönemden geçen bir ülke için bir birleştirici oldu." diyen Gedik, kendisinin sürekli alana gidip geldiğini, orada canla başla çalışanlara kolaylık sağlamak için yemek, çay taşıdığını, dernek olarak maddi manevi destek vermeye çalıştıklarını dile getirdi.

Gedik, "Çok yaramaz, mama agresyonu var, yemek yerken başka köpekleri asla yanına sokmuyor. Dişilerle çok iyi anlaşıyor, erkeklere biraz mesafeli. Ama gerçekten o kuyuya neden düştüğünü ben şu andaki Kuyu'yu görünce anlıyorum." dedi.

"Kuyu'nun hikayesi film olacak"

Kuyu'nun Türkiye için bir sembol olduğunu ve hikayesinin, Türk insanının sevgi, ilgi, merhamet olduğunda nasıl bir araya gelebileceğini gösterdiğini belirten Gedik, Emre Oskay ve Yiğit Güralp'nin Kuyu'nun hikayesini film yapmak istediğini de söyledi.