Bekir Yılmaz yazdı: ''Korkmayın''

Bir Çin atasözü der ki “ Yapıcı eleştiri akıllı insanları güçlendirir, aptalları öfkelendirir.”

Abone Ol

Bu haftaki konumuz “ELEŞTİRİ” olunca yazıma tarihi iki anekdot ile başlamak istiyorum:

Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’e kötü söz söylediği iddiasıyla tutuklanan bir köylüden haber alan Atatürk yurttaşı görmek istemiş. Adamı

Mustafa Kemal Atatürk’ün yanına getirmişler.

Atatürk sormuş “Doğru mu bana kızdın mı adam?”

Evet, paşam tütün sarmak için kâğıt bulamadım. Gazete kâğıdı ile sardım alev aldı.

Dudaklarım haşlandı ne dediğimi bilemedim.” Demiş.

Mustafa Kemal Atatürk;
“Bırakın adamı ben cephede savaşırken kâğıt bulamayınca gazete kâğıdıyla tütün sarıp içtim. Ne berbat bir şey olduğunu çok iyi biliyorum.” Deyip yurttaşın elini sıkıp uğurlamış.
İşte yurttaşın eleştirisine Mustafa Kemal Atatürk’ün bakışı!

Siyaset, eleştireni azarlamak değil, eleştiriye aklı kullanarak cevap verebilmektir.
Demirel kürsüde konuşuyordu:
"Şunu yaptım. Bunu yaptım. Baraj, köprü, yol yaptım. Fabrika yaptım."
Kalabalığın içinde bir adam bağırdı:

"Bubanın parasıynan mı yaptın?"
Polis, jandarma, Demirel'in korumaları hemen bağıran adama doğru harekete geçti.
Başbakan Demirel, görevlilere "Durun",dedi

"Durun! Adam doğru bir şey sordu. "Durun!"
Sonra da protestocu adama bakarak konuşmaya başladı:
"Ülen! Senin bubanla, benim bubamın parasını üst üste koysak yine yetmez.
Bu Meydandaki herkes, bubasının parasını getirse.
Çuvalla koysak. O bile az gelir.
Milletin parasıyla yaptım.
Sizin verginizle. Ama benden öncekiler yapmadılar, ben yapıverdim. Anladın mı ?"
Protestocu adam, Demirel'i alkışlamaya başladı:

"Valla doğru söylüyor Başbakanım. Allah senden razı olsun"
Siyaset işte budur.
Protestocuyu azarlamamak ve protestocuya kendini alkışlatmak!

Sözüm meclisten dışarı;
Hep pohpohlanmaya, yağlanmaya alışkın olanlar eleştirilmeye dayanamaz, eleştirilerden ders çıkaracağına, oralarda hep düşmanlık arar, azarlar. Hâlbuki eleştiriler yol gösterir, her eleştiren düşman değildir.
Gerçeği söylemek gerekirse kabahat pohpohlayanda değil, pohpoh isteyende.

Siz kendinizden eminseniz?
Her yazılan eleştirel makaleyi, her dile getirilen sorunu, düşmanca görmeyin, bu bir nevi tedavisi olmayan hastalıktır.

Eleştiri, empati adımıyla başlar!
Kişi eleştiriye ilk önce kendinden başlamalıdır. Eleştirmek, sanıldığı gibi kolay bir işte değildir. Her zaman, yanlışları eleştirirsek tek taraflı bakmış oluruz. Eleştiriyi yapalım ama tek yönlü değil. Yapılan her ne olursa olsun iyi ve güzel yönlerini de eleştirelim. Eleştiriler tek taraflı yapılıyorsa eleştiri yapmak anlamsız olur. Bir şeyi sadece olumsuz yönü ile değil olumlu yönleri ile de eleştirmeliyiz ki eleştiri yapmamızın bir anlamı olsun. Tek taraflı eleştirirsek eleştiri olmaktan çıkar, sadece açık artırmaya sunulan bir tablo misali insanların karşısında beklemeye başlar alıcı çıkmaz.
Özellikle yöneticiler, idareciler, siyasetçiler önemli mevkii ve makamda bulunanlar, kendisini eleştiren, hatalarını dile getiren herkesi düşman gibi görüp de hasımca davranmamalıdır.
Asık surat, öfke, düşmanlaştırma hiç kimseye bugüne kadar fayda getirmemiştir.
Kendine güveni olmayan insanlar eleştiriyi anlayamıyorlar.

Buda demek oluyor ki; Toplum olarak eleştiriyi ve eleştirilmeyi sevmiyoruz.
Eleştiri, çoğumuzun kulağına olumsuz gelen bir kavram olduğu için çoğu zaman eleştirileri şahsi algılıyor ve eleştiriye karşı kendimizi savunma ihtiyacı duyuyoruz.
İnsanların eleştiriyi negatif algılama gibi kötü bir huyu var. Eleştiriyi, doğru bulsak bile tahammül edemiyoruz. Sebebi ise eleştiriyi kin ve nefret olarak algılıyoruz. Her eleştireni düşman olarak görüyoruz. Eğer bu yanlışımızdan vazgeçmez, hatalarımızdan ders çıkarmaz isek yanımızda samimi dost bulamayız.
Hastalık, iyileşmek için. Nefret, sevmek için.
Başarısızlık, başarılı olmak için bir fırsattır.
Hata yapmaktan ve eleştirilmekten korkmayın.

Eleştiri kişiyi olgunlaştırır. Yanlışları görmeyi, doğruları devam ettirmeyi sağlar.

Eleştiriye kapalı insan, gelişime de kapalı insandır.
2025/2026 futbol sezonu başladı futbolu eleştiriyorsunuz. Hemen başlıyorlar “Siz futbolcu musunuz, hakem misiniz? Ne anlarsınız futboldan da eleştiriyorsunuz?” Ne futbolcuyum ne hakemim ama uzun yıllardır futbol izleyicisiyim. Futbol görsel bir şölen, bizlerin izlenmesi için oynanıyor, yanlış karar veren hakemler için oynanmıyor. Elbette eleştireceğiz yorum yapacağız. Eğer, eleştirinin içinde hakaret yoksa eleştiri iyi bir şeydir.
Birisine “şu yaptığın yanlış” dediğimiz anda hemen bozuluyor.
Eleştirilen insanın bir hatası, eksiği, yanlışı varsa düzeltmesini sağlar.
Eleştiriye tahammülsüzlük, bir psikolojik hastalıktır, kişilik bozukluğudur.
Eleştiriye tahammül etmeyen, kendine öz güveni olmayan bir zavallılıktır.
Eleştirmekle hakareti birbirine karıştırıyoruz.
Eleştiri yapmak ve eleştiriye açık olmak ne güzel erdem!
Hâlbuki eleştiri, eleştirilen kişinin kusurlarını görüp düzeltmesini sağlar.
Unutmayalım, eleştiriye tahammül edememek, insanın hayattaki en büyük yanlışlarından biridir.

< type="adsense" data-ad-client="ca-pub-2652272791524659">