Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, katıldıkları heyetler arası resmi öğle yemeği ve gerçekleştirdikleri baş başa görüşmenin ardından Elysee Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi.

evkidaşı Macron'un daveti üzerine Fransa'yı ziyaret etmekten büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, şahsına ve heyetine gösterilen misafirperverliklerden dolayı teşekkürlerini ifade etti. 

İki ülke arasındaki 500 yılı aşkın mazisi olan dostuluğun bugün çok daha farklı bir şekilde atılan adımlar ve yapılan anlaşmalarla güçlenerek devam ettiğini gördüğünü vurgulayan Erdoğan, gerek heyetler arası çalışma yemeği ve gerekse ikili görüşmelerde siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel konuların ele alındığını söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerinde ikili ilişkiler, bölgesel ilişkiler ile uluslararası camiadaki gelişmeleri ciddi anlamda ele alma ve değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi.

"Türkiye-Avrupa Birliği süreci içinde ne yazık ki sene 63, sene 2017. 54 yıldır bu kapıda bekletilen bir ülke." ifadesini kullanan Erdoğan, Fransa'nın Avrupa Birliği'nin önemli bir ayağını oluşturduğunu ve bu konuları da aralarında müzakere ettiklerini bildirdi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye gibi bir başka ülke Avrupa Birliği içinde yok. Gerekçelerini sunmaya gelince Avrupa Birliği bize gerekçe de sunamıyor ve öyleki ilk zamanlar 15 fasıl üzerinden bizi engellerken daha sonra bize yönelik bu fasılların sayısı 35'e çıktı ve bu 35 fasıl daha sonra da yine bir farklı yaklaşımla faslın açılması ama kapatılması noktasına gelince kapatılması da olmadı, bunları da yaşadık hala da yaşıyoruz. Tabii bu bizi ciddi manada yorduğu gibi milletimi de ciddi manada yoruyor, yani belki de bizi bir karara doğru sürükleyecektir. Zira sürekli olarak 'ne olur artık bizi de alıverin' diyecek halimiz de pek yok, bakın bunu Fransa'dan söylüyorum, buradan dillendiriyorum, sesleniyorum." değerlendirmesinde bulundu. 

İki ülkenin NATO'da beraber olduğunu anımsatan Erdoğan, "Yani bizim bir stratejik ortaklığımız da var askeri alanda bu da bize birbirimize yönelik bir güç katıyor. Nitekim bugün burada EUROSAM ile ilgili bir anlaşmayı da imzalamış olduk ki bu çok çok önemli bir adım. Bir diğer NATO ülkesi İtalya'yı da içine alacak şekilde üçlü bir anlaşmanın adımını da böylece atmış olduk. Şimdi bundan sonrası süratle yola çıkmak ve süratle de bu işin üretimine geçmek." diye konuştu.

"Hedef 20 milyar avro gibi bir ticaret hacmine ulaşabilmek"

Gıda ile ilgili atılan adımın da önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu konuda da yine Türkiye-Fransa ilişkilerinin ikili anlamda nereye geldiğini gösteriyor. Hedef nedir? Hedef 20 milyar avro gibi bir ticaret hacmine ulaşabilmek. Bu Fransa Türkiye el ele verdiği zaman yapılmayacak bir ticaret hacmine ulaşma değildir, yapılır bu ve bunu başarabiliriz. Bütün mesele buradaki ilgili bakanlarımızın ve ilgili birimlerimizin, ticaret odalarımızın dayanışma içinde atacakları adımdır." diye konuştu. 

Bir başka önemli adımın da Türk Hava Yolları ve AİRBUS arasındaki anlaşmanın imzalanması olduğunu dile getiren Erdoğan, buna "Hayırlı olsun" demekten başka bir şeyin kendilerine düşmediğini ifade etti. 

ASELSAN, ROKETSAN ve EUROSAM konsorsiyumu olarak adım attıklarını belirten Erdoğan, bunun her iki ülke için de hayırlı olmasını temenni etti.

İki ülkenin EXIMBANK'larının da bir adım attığını anımsatan Erdoğan, bunun ekonomik ilişkilerin gelişmesine çok ciddi katkılar sağlayacağını, bundan da beklentilerinin çok farklı olduğunu söyledi.

'PYD/YPG, PKK'nın yan kollarıdır'

Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesinin yoğun şekilde devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Her an DEAŞ'la mücadelemiz süreceği gibi şimdi dostlarımıza sesleniyorum; aynı şekilde PYD/YPG, PKK'nın yan kollarıdır. Bunlara karşı da aynı mücadeleyi bizim beraber vermemiz gerekir." diye konuştu. 

Erdoğan, "Maalesef bazı dostlarımız bu konuda bakıyorsunuz hala YPG'yi, PYD'yi yanlarına almak suretiyle, DEAŞ'a karşı mücadele ettiklerini sanıyorlar. Halbuki DEAŞ'a karşı yeni yeni planlamalar yapılıyor ve onlara daha farklı yaşam zeminleri hazırlanıyor. Bu konuda da bence uyanık olmak, istihbarat örgütlerimizin birbirleriyle olan dayanışmasını, bilgi akışını daha ileri seviyelere taşımamız gerekir diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"Artık dostlarımız aynı bedeli ödesin istemiyoruz"

Erdoğan, Macron ile görüşmesinde Suriye, Irak, Filistin, İsrail-Filistin ilişkilerini ve 'iki devletli bir Filistin meselesini' ele aldıklarını aktardı.

"Kudüs-Filistin" konusunda ilerki dönemde atılabilecek adımlarda da Fransa ile yakın istişare içerisinde olunacağına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Fransa ile özellikle diyaloğumuz 'Suriye' konusunda da kararlı bir şekilde devam edecek. Ayrıca Suriye konusunda fikirdaş ülkelerle, dışişleri bakanlarımızın bir araya gelmesi ve yapacakları toplantılar neticesinde de müşterek adımları nasıl atarız, bunları da belirleyeceğiz.

Bir diğer konu özellikle Fransa'da, FETÖ mensuplarına yönelik hassasiyet çok önem arz ediyor. Buralarda dernekleriyle, vakıflarıyla, iş yerleriyle adeta kurumsallaşıyorlar. PKK aynı şekilde kurumsallaşıyor. Yani buralardaki hassasiyet eğer gözden kaçırılırsa inanıyorum ki yarın sıkıntısı bunun çok farklı olacaktır. Çünkü bunları biz ağır ödedik. İşte biz 15 Temmuz'da, bildiğiniz gibi, 251 şehidimiz oldu. FETÖ, bize maalesef bu bedeli ödetti. 2 bin 193 vatandaşımız gazi oldu. Bu terör örgütü bize bu bedeli ödetti. Artık dostlarımız aynı bedeli ödesin istemiyoruz. Biz şu anda içeride FETÖ, PKK, DEAŞ ile bu mücadeleyi veriyoruz, vermeye devam edeceğiz ama kararlıyız." 

"Türkiye'de de yargı bağımsız"

Erdoğan, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla Batı, her zaman bize 'Yargı bağımsızdır' diyor. Türkiye'de yargı bağımlı değil ki. Türkiye'de de yargı bağımsız. Ve bağımsız yargı, kendi kararını kendisi oluşturuyor. Kendisi de kararını veriyor. Bununla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı bana bazı isimler verdi. Ben Adalet Bakanlığımızdan onlarla ilgili bilgileri temin ederek, kendilerine göndereceğim.

Fakat şunu bilmelerini isterim; terör kendi kendine oluşmuyor, terörün ve teröristin bahçıvanları vardır. Bu bahçıvanlar işte o 'düşünce adamıdır' diye bakılanlardır. Onlar, gazetelerin köşelerinden orayı sularlar, oranın bahçıvanı, fikir babaları, düşünce babaları olarak işte onları yetiştirirler ve bir gün gelir bakarsınız ki bu insanlar karşınıza terörist olarak çıkarlar. Biz bunun bedelini 35 bini aşkın şehit vererek ödedik. Temenni ederim ki Fransa böyle bir bedeli ödemez."

'FETÖ ağzıyla konuşuyorsun'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız gazetecinin "Sayın Erdoğan, Fransa ve Avrupa Birliği terörle mücadelede size güvenebilir mi? Suriye'deki iç savaştan 7 yıl sonra orada savaşan kişilere bu kadar silah göndermiş olmaktan dolayı pişman mısınız?" sorusuna yanıt verdi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Suriye'ye kim silah gönderdi? Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Gazeteci gibi değil, tam FETÖ'cü gibi konuşuyorsun. Çünkü o operasyonu yapanlar FETÖ'nün savcılarıydı. Şu anda onlar içeride, hapisteler şu anda ve operasyon yaptılar. İstihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlara yönelik, kamyonlarla silah taşıma vesaire gibi nereye neyi taşıyacağı gibi yetkileri, hakkı vardır. Sen bana bu soruyu böyle soruyorsun da Amerika'nın 4 bin tır Suriye'ye şu anda getirmiş olduğu silahları niye sormuyorsun? Gazetecisin ya bunları da bir öğrenseydin, bunları da bir araştırsaydın, bunların üzerinde de bir dursaydın. Niye bunların üzerinde durmuyorsun? 4 bin tır... Bunları yazın. Sorularınızı sorarken bu noktada hassas olun ve bir başkasının ağzıyla konuşmayın. Bunları da kolay kolay karşınızda yutacak biri yok, onu da bilmenizi isterim. Tamamıyla bir FETÖ ağzıdır bu. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da lütfen öğrenin."

"Suriye'nin kuzeyinde terör koridoruna müsaade etmeyeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Astana ve Soçi süreçlerine inanmadığını söyledi. Türkiye, İran ve Rusya ile bu süreçlerin içinde. Diğer yandan da Fransa ile Suriye krizinin çözümü konusunda diyalog istediğinizi söylediniz? Bu durumda Fransa ile Türkiye, Suriye krizinin çözümü konusunda nasıl diyalog içinde olacak?" sorusunu da yanıtladı.

Astana sürecinin 8. toplantısının yapıldığını ve sürecin devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, sürece Rusya, İran ve Türkiye'nin yanı sıra ABD'nin de dahil olduğunu belirtti.

Ürdün ve gözlemci üyeler de göz önüne alındığında Astana Süreci'ne katılımın daha fazla olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu sürecin devamında bir de Soçi çalışmaları başlatıldı. Astana, Soçi dahil bunlar Cenevre'ye alternatif değil, Cenevre'yi tamamlayıcı çalışmalardır. Bu çalışmalar da aynı şekilde devam ediyor. Çünkü Suriye'de Rusya'nın ciddi bir etkinliği var. İran'ın aynı şekilde bir etkinliği var ve Türkiye de 911 kilometre sınırıyla Suriye'de önemli bir yere sahip. Tabii ki Suriye'nin kuzeyi Türkiye için sürekli bir tehdit unsurudur. Şu anda kuzeyde belli bir bölge bizim kontrolümüzün altındadır ama biz Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Burada kararlılığımız var. Burada böyle bir gelişme olması halinde gereği neyse bunun gereğini de yaparız. Buradan geri adım atmamız mümkün değil."

"Hedefimiz, Esedli bir çözüm değil"

Erdoğan, "Bir terör örgütünü, iki terör örgütüyle yok etme anlayışının, terörle mücadele olmadığını" vurgulayarak, "Bunu bir defa kafamızdan silmemiz lazım. Bu mücadeleyi bu şekilde sürdürmekte kararlıyız. Yani biz Soçi sürecinde bu ay Soçi'deyiz, önümüzdeki ay İstanbul'dayız, ondan sonra Tahran'dayız. Bizim hedefimiz, Esedli bir çözüm değildir. Bizim hedefimiz Esedsiz ve Suriye halkının kendi iradesiyle demokratik iradesiyle bir seçimi gerçekleştirmektir. Bizim buna yardımcı olmamız lazım. Suriye halkının kendi iradesinin ortaya çıktığını hep beraber görmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bunun için de tabii elimizden gelen desteği, gayreti ortaya koyacağız." değerlendirmesini yaptı.

"Kavala'nın avukatları..."

Fransız gazetecinin "Görüşmelerde hangi konulardan bahsedildi, Osman Kavala'nın ismi geçti mi?" sorusuna Erdoğan, "Kavala'nın avukatları var, iyi. Burada da demek ki bu avukatlar bayağı iş görüyorlar, çalışıyorlar ama bunlar, Türkiye'de İstanbul'daki 2013 Gezi olaylarının perde arkasındaki, geri planındaki aktörleri olduğunu ben hanımefendiye hatırlatayım da onun üzerinde de bir çalışma yapsın, isabetli olur." karşılığını verdi.