Türkiye'nin tarihindeki en büyük keşfi yaparak Karadeniz'de bulduğu 320 milyar metreküplük doğal gazla uluslararası ticarette daha sağlam bir pozisyona geleceği öngörülürken, gaz ithalatı yapılan ülkelerle devam eden fiyat pazarlığı görüşmelerinde ve mevcut kontratların şekillenmesinde önemli bir avantaj sağlayacağı vurgulanıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türkiye'nin yıllık doğal gaz üretimi 2019 sonu itibarıyla 473,8 milyon metreküpe yükselirken, doğal gaz ithalatı da 45,2 milyar metreküp oldu.

Türkiye'nin doğal gaz ithalatında geçen yıl yüzde 33,6 ile en büyük payı alan Rusya'yı, yüzde 21,2 ile Azerbaycan ve yüzde 17,1 ile İran takip etti.

Türkiye'nin uzun vadeli gaz kontratları bulunan bu ülkelerden boru hatları aracılığıyla ithalat gerçekleştirilirken, kalan yüzde 28,1'lik kısım ise Cezayir, Nijerya, Katar, ABD, Trinidad ve Tobacco ve Norveç gibi çeşitli ülkelerden sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak yapıldı.

Uzun vadeli kontratların süresi doluyor

Türkiye'nin uzun vadeli doğal gaz kontratlarının büyük bir kısmının sona ereceği tarih yaklaşırken, daha uygun fiyata ithal edilebilen LNG'nin payı da giderek artış gösteriyor.

Bu kapsamda, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) ve özel sektörün Rusya'nın devlet şirketi Gazprom ile 8 milyar metreküp gaz ithalatını kapsayan uzun vadeli sözleşmeleri 2021'de sona eriyor. Aynı tarihte, Azerbaycan ile yapılan 6,6 milyar metreküp gaz kontratının süresi ve Nijerya ile de 1,3 milyar metreküpü kapsayan uzun vadeli LNG anlaşmasının süresi de doluyor.

Ayrıca, Cezayir ile 4,4 milyar metreküpü kapsayan uzun vadeli LNG kontratının süresi 2024'te, Rusya'dan Mavi Akım boru hattıyla ithal edilen 16 milyar metreküplük gaz sözleşmesinin süresi 2025'te ve İran ile yapılan 9,6 milyar metreküplük uzun vadeli gaz kontratının süresi ise 2026'da sona eriyor. Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı ile gelen 6 milyar metreküp gaz sözleşmesinin süresi ise 2033'te biterken, Türk özel sektörün Rusya ile olan toplam 6 milyar metreküplük gaz sözleşmelerinin vadesi 2043'te doluyor.

Böylece, gelecek 5-6 yıl içerisinde Türkiye'nin başta Rusya olmak üzere Azerbaycan, İran, Cezayir ve Nijerya ile yaptığı ve 45 milyar metreküp gaz ithalatını kapsayan uzun dönemli gaz kontratlarının geleceğinin nasıl şekilleneceğine ilişkin fiyat müzakereleri ve görüşmeler sürüyor.

Uzmanlara göre, Karadeniz'deki 320 milyar metreküplük doğal gaz rezervi söz konusu kontrat görüşmelerinde Türkiye'nin elini güçlendirirken, ticaret merkezi olma hedefini gerçekleştirmesine de yardımcı oluyor.

Aynı zamanda, gazın bulunduğu bölgede daha derine inen sondajların gerçekleştirileceği ve potansiyel başka keşiflerin de olabileceği öngörülüyor.

"Keşif, avantajlı bir döneme denk geldi"

Yatırım ve danışmanlık şirketi APLUS Enerji Ortağı Volkan Yiğit, Fatih sondaj gemisinin Sakarya Gaz Sahası'ndaki keşfinin Türkiye için çok avantajlı bir döneme denk geldiğine dikkati çekerek, "Türkiye’nin uzun dönemli doğal gaz tedarik anlaşmalarının 16 milyar metreküplük kısmının 2021 yılında biteceğini biliyoruz. Keşfin en büyük katkılarından biri de bu sayede olacak. Özellikle son birkaç yıldır bu konuda çok olumlu adımlar attığımızı söyleyebilirim." dedi.

Bu adımları gaz depolama ve iletim tarafında yapılan altyapı ve LNG yatırımları olarak sıralayan Yiğit, şöyle konuştu:

"LNG ve yüzer LNG anlaşmaları sayesinde Türkiye, petrole dayalı boru gazı sözleşmelerinin payını düşürme konusunda başarılı oldu. Bu yıl yeni tip koronavirüs salgının da etkisiyle küresel piyasalarda düşen LNG fiyatlarından yararlanarak, bu alanda atılan adımların meyvelerini de toplamaya başladık. Yani Türkiye artık ucuz doğal gaz bulduğunda alıp depolarını doldurma kabiliyetine erişti ve bu kapasiteyi daha da artıracak. Bu adımlar elbette sadece ucuz LNG tedariki için değil, diğer yandan Gazprom ile mevcut sözleşmelerin uzatılması veya yenilenmesi konularında elimizi güçlendirmek için atıldı. Gazprom’un benzer durumlarda diğer ülkelerle masaya oturduğunda yaptığı indirimleri ya da sözleşme koşullarında alıcının lehine yapılan değişiklikleri biliyoruz. Bu tarafta başarılı adımlar atılırken ve sözleşme yenileme görüşmeleri sürerken, hem küresel piyasalardaki fiyatların düşük gitmesi hem de doğal gaz keşfimiz bizi çok avantajlı bir konuma getirebilir."

Yiğit, Gazprom ile olan sözleşmelerdeki fiyat formülünün bazı petrol türevlerine bağlı olarak belirlendiğini anımsatarak, özellikle petrol fiyatının yükseldiği dönemlerde dolar bazında çok yüksek gaz maliyetleriyle karşılaşıldığını söyledi.

Keşfin ardından Türkiye'nin üretim miktarının artmasıyla gaz piyasasında ağırlıklı ortalama maliyetinin düşeceğini belirten Yiğit, "Çünkü rezervden doğal gaz üretme maliyetimiz her koşulda mevcut sözleşme fiyatlarımızın altında olacaktır. İç piyasada ticaret tarafında yaratacağı etkilerini yorumlayabilmek için ise bu gazın ticarete nasıl entegre edileceğine dair stratejinin belirlenmesini bekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Yiğit, gaz ticaret merkezi olabilmek için ise gaz üretimi yapmanın şart olmadığını fakat Türkiye'nin kendi üretiminin ciddi bir oranda artmasının uluslararası ticarette daha sağlam bir pozisyona gelmesine yardımcı olacağını vurguladı.

Öte yandan, ticaret merkezi hedefi için bazı adımların geciktiğini kaydeden Yiğit, piyasa dinamiklerinin gerektirdiği adımların hızla atılması gerektiğinin altını çizdi.

"Ucuz gaz ve elektrik için fırsat"

Enerji Ticareti Derneği Başkanı Burak Kuyan, Türkiye'nin Karadeniz'deki 320 milyar metreküplük doğal gaz keşfinin birçok açıdan stratejik öneme sahip olduğunu ifade ederek, söz konusu keşfi "başka adımları da tetikleyen bir sarmal" olarak nitelendirdi.

Bu kapsamda, Karadeniz'in Türkiye'nin yeni keşifler yapması açısından potansiyele sahip olduğunu belirten Kuyan, "Bu keşif Türkiye için büyük oranda bir oyun değiştirici. Buradan yıllık çıkarılabilecek rezerv miktarının 5 milyar metreküp seviyesinde olabileceği düşünülüyor. Bu rakam da Türkiye'nin yıllık doğal gaz tüketiminin yüzde 10'una denk geliyor. Türkiye'nin bu oranda bir gazı kendisinin üretmesi, doğal gaz ticareti açısından öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik sağlayacak çünkü artık fiyatı Brent petrole veya bizim dışımızda gelişen faktörlere endeksli ithal ettiğimiz gazın miktarı azalacak." diye konuştu.

Kuyan, söz konusu keşfin etkisinin sadece doğal gazla kalmayacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Türkiye daha ucuz gaza erişim sağlayabileceği ve piyasaya daha düşük fiyatlı gaz sunabileceği için, Avrupa'dan daha ucuz elektrik üreten bir ülke haline de gelebilecek. Sanayici daha ucuza elektrik kullandığında, bu otomatik olarak ihracat potansiyelini de artırıyor. Bu yüzden hem elektrik hem de doğal gaz ticaretine ivme kazandıracak bir sürecin de ilk adımı olarak görebiliriz. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin enerji ticaret merkezi olma hedefine daha hızlı koşmaya başlayacağını söyleyebilirim. Ticaret açısından en zor konu fiyattan ziyade fiyatın öngörülebilir olması. Türkiye'nin artık enerjide kendi kendine yetebilecek bi