Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, TRT Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Muhalefetin, Türkiye'nin sadece inşaat sektörü üzerinden büyüdüğü iddialarını yanıtlayan Şimşek, ülkenin 1924-2002 yıllarında ortalama yıllık büyümesinin yüzde 4,7 olduğunu, küresel krize, Ortadoğu'daki kaosa rağmen AK Parti hükümetleri döneminde ise yüzde 5,7 büyüdüğü söyledi.

Şimşek, Türkiye ekonomisinin her alanda geliştiğini, büyüdüğünü vurgulayarak, "Türkiye, dünyaya göre daha hızlı büyüdü, rakamlar ortada. Bizim rakamlarımıza inanmıyorlarsa IMF, Dünya Bankası rakamları orada, baksınlar. Türkiye bu büyümeyi, sektörel çeşitlendirmeyle sağladı." değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefetin Türkiye'nin borç yüküne ilişkin iddialarına da yanıt veren Şimşek, şöyle konuştu:

"Türkiye'de vatandaşın, bankaların, şirketlerin, devletin hepsinin toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 142. Bize benzer gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 211. En az borçlu ülkelerden birisiyiz. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 390. Dünyanın ortalaması yüzde 320 civarı. Kamunun borcunun milli gelire oranı yüzde 28. Bu oran, 2002 yılında yüzde 70'in üzerindeydi. Bu oran bize benzer ülkelerde geçen sene yüzde 49, dünya ortalaması yüzde 82."

Ekonomik vaatlerin maliyeti

Şimşek, seçimlere yönelik ekonomik vaatlere ilişkin bir soru üzerine, AK Parti'nin emeklilere iki bayramda ikramiye, bazı meslek gruplarına 3600 ek gösterge, 65 yaş aylığı alanların maaşlarının ikiye katlanması gibi ekonomik vaatlerinin bütün maliyetinin 30 milyar liranın altında olduğunu söyledi.

Bunun da milli gelirin yüzde 1'inin altına denk geldiğine işaret eden Şimşek, muhalefetin vaatlerinin maliyetinin ise 200 milyar ile 400 milyar lira arasında değiştiğini, bunun AK Parti'nin vaat maliyetlerinin ortalama 10 katına denk geldiğini belirtti. Şimşek, "Problem burada. Bu gerçeklikten, uygulanabilirlikten uzak." ifadesini kullandı.

Şimşek, AK Parti'nin ekonomik vaatlerinin finansmanına ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı:

"Kısa vadede 2018'de, kısmen 2019'da iki önemli gelir kaynağından biz 30 milyar lirayı telafi edebiliriz. Bir 'imar barışı', iki 'vergide yeniden yapılandırma'. Kısa vadede geçmiş uygulamalar, hesaplar ortada, bu telafi edilebilir. Şimdi diyeceksiniz ki, 'Bu emekli maaş artışı her yıl ödenecek ama bahsettiğiniz 'imar barışı' bir kerelik.' Doğru. O nedenle biz de kaynak için iki önemli adım atacağız, birincisini Cumhurbaşkanımız açıkladı, bakanlık sayısını ciddi şekilde azaltacağız, kamuyu küçülteceğiz, harcamaları azaltacağız. İkinci konu, bizim TBMM'de uzun süredir bekleyen Gelir Vergisi Reform Tasarımız var. Bu öneride yeni vergi artışları yok ama mevcut vergilerin tabana yayılması, bazı imtiyaz ve ayrıcalıkların sonlandırılması, bazı alanlarda enflasyondan arındırılmış gelirlerin vergilendirilmesi gibi hususlar yer alıyor. Dolayısıyla bu çerçeveden bakıldığında kalıcı olarak vaatlerimizi finanse edecek öneri, teklif, plan ve programımızı ortaya koymuş bulunmaktayız. Reform tamamen TBMM'nin takdirinde olan bir konu ama oradaki önerilerimiz vergide adaleti sağlamaya, vergi gelirlerini tabana yayarak artırmaya yönelik. Zaten muhalefetin en çok eleştirdiği konu dolaylı vergiler. Dolayısıyla şimdi bu reforma destek vermelerini bekleyeceğiz."

"Enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşecek"

Şimşek, 2002 yılından önceki dönemde ortalama enflasyonun yüzde 70'in üzerinde olduğunu hatırlatarak, AK Parti hükümetleri döneminde enflasyon oranını son 1 yıl hariç yüzde 10'un altında tuttuklarını ve burada bir başarı bulunduğunu vurguladı.

Son dönemde enflasyonun iki sebepten dolayı yükseldiğine işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:

"Bir, 'kur şoku' yiyoruz. Bu kısmen dış, kısmen iç kaynaklı. Bir de 'petrol fiyatlarındaki artış' var. Bu da tamamen dış kaynaklı. Petrol fiyatları bundan 1,5 -2 yıl öncesine göre neredeyse ikiye katlandı. Kurdaki hareketlilik de özellikle bizim bölücü terör örgütüyle, Suriye'deki terörle mücadelemizde ABD ile yaşadığımız gerilimler, FETÖ ile mücadele noktasında Avrupa'da yaşadığımız gerilimlerle para politikasının yeterince güçlü tepki vermediğine ilişkin kaygılardan kaynaklandı. Merkez Bankası gereken tepkiyi verdi, orası düzeldi. ABD ile de biz Münbiç konusunda anlaştık, terör koridorunu da kırdık, tehdidi azalttık. Dolayısıyla ABD ile ilişkilerin normalleşmeye girmesi ihtimali yükseliyor. Avrupa Birliği ile geçen yıl yaşadığımız gerilimleri geride bıraktık. Onların da kendi seçimleri vardı, Türkiye'yi siyasi malzeme olarak kullandığını biliyorsunuz. Dolayısıyla Batı ile ilişkilerde genel bir iyileşme var. Merkez Bankası güçlü bir irade koydu, gerekeni yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Petrol fiyatları tabii ki özellikle Venezuela ve İran'a ilişkin temel kaygılardan kaynaklanıyor, öngörmek zor ama burada da 80 dolar zirve sayılabilir. Bunların etkileri önümüzdeki aylardan itibaren zirveyi bulduktan sonra sistemden çıkacak. Böyle durumda enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacak. Net olarak enflasyonla mücadele önemlidir, yüksek büyüme için enflasyonun düşürülmesi elzemdir. Biz de bunun farkındayız ve ciddiye alıyoruz."

"Bankaların sermayesi, küresel normların iki katı"

Türkiye'de bankacılık sektörünün güçlü olduğunu vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu:

"Bankaların en önemli özelliği sermayelerinin güçlü olması. Dünyada sermaye yeterlilik oranınız yüzde 8 ise yeterli bulunuyor. Türkiye'de bu oran martta yüzde 16,7 idi. Bankacılık sektörünün kur ve faiz şoku nedeniyle olumsuz etkilendiğini düşünerek bu oranı yüzde 15'e düşürdük. Türk bankalarının sermayesi, küresel normların neredeyse iki katı, şoklara karşı dayanıklı. Batık kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 2,9. Yapılandırılan kredilerin, toplam kredilere oranı ise yüzde 3,8. Bunun yüzde 80'inde rutin olarak ödemeler yapılıyor. Bunları dikkate aldığınızda, sermaye yeterlilik oranı hiçbir şekilde yüzde 14'ün altına düşmüyor, yani sistem sağlam."

Şimşek, seçim sonrasında enflasyon ve cari açıkla mücadeleyi önceliklendirerek, bu alandaki kaygıları azaltacaklarını vurguladı.

"Yeni dönemde terör tehdidinin azalmasıyla OHAL devam etmeyecek"

Merkez Bankası'nın gereken adımları attığına işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:

"Kamu harcamaları kontrol altına alma konusu en üst düzeyde Cumhurbaşkanımız tarafından ifade edildi. Kur riskini yönetmek için makro ihtiyati tedbirler getirdik. İhracat geliri olmayanların dövizle borçlanmasına sınırlama getirdik. Yapacağız demiyorum, yaptık, yapıyoruz. Seçim sonrasında önümüzde 5 yıllık dönem var. İlk bir yılda yapısal dönüşüm ve reformlar için gereken adımları atacağız. Türkiye'nin başına son yıllarda gelmeyen felaket kalmadı. Bugünkü ekonomik durumla bu felaketler arasında ilişki olmadığını iddia etmek cehalet olur. Bir gün dahi ihtiyaç değilse OHAL'in devamını istemiyoruz, ama şartlar Türkiye'yi zorladı. Allah'ın izniyle yeni dönemde terör tehdidinin azalmasıyla OHAL de devam etmeyecek. Hain darbe girişimi devlete, demokrasiye, hukuk devletine karşı karmaşık bir saldırıydı. Türkiye, kendisini savunmak için ek tedbirlere ihtiyaç duydu. Bu tehditleri kontrol altına aldığımızda dışarıda Türkiye'nin algısını bozmaya yönelik bu malzemeyi de ellerinden alacağız." 

"Londra ziyaretinde hiçbir söz verilmedi"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Londra ziyaretine yönelik eleştirilerine de değinen Şimşek, şöyle konuştu:

"Bir daha ki toplantıma muhalefetten Sayın Kılıçdaroğlu lütfen birisini belirlesin, o arkadaşımızı da beraber götüreceğim. Hiçbir söz verilmedi çok net, sadece gittik. 'Bakın sizin endişeleriniz bu, bu endişelerinizi gidermeye yönelik para politikasında şu adımları atıyoruz. Maliye politikasının gevşediğine dair endişeleriniz var, biz şu çerçevede maliye politikasında disiplini devam ettireceğiz. Bizim yapısal reform gündemimiz bu, şu reformları yaptık buradaki gibi ve önümüzdeki dönemde şu reformları yapacağız.' dedik. O toplantılara, aralarında Türk vatandaşı fon yöneticilerinin de bulunduğu 100'ün üzerinde yatırımcı katıldı. Dolayısıyla bugün burada söylemediğim birtakım sözler verdiysek mutlaka ortaya çıkardı. '100 kişiyle gizli, mahrem bilgi konuşulur mu?' Konuşulmaz. Bir daha ki yatırımcılarla olan toplantıma, bütün samimiyetimle söylüyorum CHP'den kim gelmek istiyorsa memnuniyetle kendilerini de götürürüm. Belki orada kendileri de yaptıklarımızı daha yakından görme imkanına sahip olurlar."