Bilhassa New York’taki Hofstra University’de öfke üzerine araştırmalar yapan Dr. Howard Kassinove “Öfke nöbetleri çok sık gelmeye başladıysa, aniden gelen bu duygu durumunun çok yoğun olduğunu hissediyor, kendinize hâkim olamıyorsanız ve bu halleriniz epey uzun sürüyorsa durum çok ciddi bir hal almış demektir” diyor ve ekliyor: “Çünkü öfke adeta sigara içmek gibidir. Kısa vadede belki rahatlatır ancak asıl uzun vadeli sonuçları görmek gerekir!”

Ki son yıllarda sinir kat sayımız epey arttı, kabul edelim. Bunu tek bir sebebe elbette bağlamak mümkün değil. ABD’deki University of Wisconsin’da psikoloji bölümü başkanı olan ve sinirlenmek üzerine yaptığı araştırmalarla bilinen Dr. Ryan Martin, “Önceden haz etmediğimiz bir şey olduğunda nadiren sinirlenirdik.

Bu arada kızgınlığın bir nevi maske olduğunu söyleyenler de var. Zira aşırı sinirin ardında korku, kıskançlık, güçsüz hissetme ya da geçmişte yaşanan bir meselenin acısı gibi belli etmek istenmeyen başka bir duygu durumu da olabilir. Kimi zamansa manipülasyon için öfke gösteriyoruz. Mesela birinin üzerinde hâkimiyet kurmak, bir ortamda güç gösterisi yapmak için atarlanıyoruz. Dahası çevresel faktörler de epey etkili. Özellikle de aynı evde yaşadıklarınızın ya da sık görüştüğünüz kimselerin gergin halleri bulaşıcı, bilesiniz.

Diğer yandan zamanında sizi sinirlendiren şeye yeteri kadar tepki veremediyseniz de gösteremediğiniz, içinizde tuttuğunuz öfke katlanarak büyür ve içinizi bir kurt gibi kemirir. Neye sinirlendiğinizi bile bilmeden her şeye parlar, kendinize bile tahammül edemez hale gelebilirsiniz... Konu üzerine araştırmalar yapan bir diğer isim psikoterapist Rebecca Wong... Wong, ilişki durumlarımızın sinir kat sayımızı artırdığı görüşünde “Kendinizi değersiz hissetmek ya da başkalarının bu şekilde hissettirmesi, sizi hayal kırıklığına uğratmaları siniri en çok tetikleyen sebepler” diyor. Psikoterapist Michelle Farris ise “Daha çok sinirlenmeye başladıysanız bilin ki başkalarının ne yaptığını fazla umursamaya başlamışsınız demektir” diyor.