Projenin çevre, şehirleşme, finans, uluslararası hukuk ve olası depremler açısından sıkıntıları olduğunu vurgulayan Babacan, konuyu Montrö Antlaşması’na getirdi.

Babacan, Dışişleri Bakanlığı döneminde yaşanan Rusya-Gürcistan savaşının Montrö garantörlüğünde çözüme kavuşturulduğuna dikkat çekti.

BABACAN: “KARADENİZ, SADECE BİZİM DENİZİMİZ DEĞİL”

Yaklaşık yarım saat süren sunumun ardından değerlendirmelerde bulunan Babacan, Kanal İstanbul projesinin çevre, şehirleşme, finans, uluslararası hukuk ve olası depremler açısından yeterince analiz edilmediğini vurguladı.

 Projenin güvenlik açısından da çeşitli sıkıntılar doğurabileceğine dikkat çeken Babacan, konuyu Montrö Antlaşması’na getirerek şunları söyledi:

“Akdeniz, Karadeniz, sadece bizim denizimiz değil. Pek çok ülke var kıyısı olan. Yapılacak çalışmaların bütün bu bölgenin, bütün bu coğrafyanın içinin rahat edeceği bir zeminde başlatılması lazım. Montrö Antlaşması Karadeniz’de uzun vadeli güvenlik ve istikrarın bir anlamda garantörü olan bir anlaşma. Bu projenin, Montrö Antlaşması perspektifiyle de çok iyi çalışılması lazım.”

BABACAN: “‘BEN YAPTIM, OLDU’ YAKLAŞIMI YANLIŞ”

Böylesine özel ve çok boyutlu bir projenin bağımsız, tarafsız bir şekilde, bilimsel temellere dayanarak çok iyi analiz edilmesi gerektiğinin altını çizen Babacan, “Eğer bütün bu analizler doğru şeyler söylüyorsa, ardından da sosyal taraflarla görüşülmesi lazım. Bu konuda bir toplumsal mutabakat var mı? Toplumsal mutabakatın bir arayışı lazım. Tabii yüzde yüz bir toplumsal mutabakat sağlayamazsınız; ama en azından bunun bir arayışı lazım. ‘Ben yaptım, oldu’ şeklinde bir yaklaşım, usul, son derece yanlış. Ancak biz şunu görüyoruz: Her gün, her ay maalesef yeni bir gündem ülkemize hâkim oluyor. Şöyle bir kazıyıp altına baktığınız zaman pek çok yönden aslında ülkeyi ikiye ayırma çabası var. Bu proje kapsamında da İstanbul’u ikiye ayırma çabası var. Öyle gündem maddeleri oluşturuyorlar ki; ‘Bu tarafta mısınız, o tarafta mısınız? Tarafını seç…’ İşi bu noktaya getirmemek lazım. Yani, ‘Projeden yana mısın, projeden karşı mısın’ diye ikiye bölerek, kutuplaştırarak yönetmemek lazım. Biz böyle bir siyaset tarzına kökten karşıyız. Karşıtlıklar üzerinden siyasete karşıyız” diye konuştu.