AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Batı'nın ırkçı yaklaşımına vurgu yapan Çelik, İnsan haklarının sarışın mavi gözlü, siyah tenli diye ayrım gösterilmez. Bu durumda Avrupa'da insan haklarını savunmanın anlamı kalmaz. Son derece utanç verici." ifadelerini vurguladı.

Ömer Çelik'in geri kalan açıklamalarından satır başları:

"Her türlü işgal girişimini, meşru egemen devletin haklarının yok edilmesini karşı buluyoruz. Ukrayna'nın egemenliğinin, toprak bütünlüğünün hedef alınmasının yanlış olduğunu söylüyoruz.

Türkiye'nin ortaya koyduğu girişimlerin kıymetini bilmeyen, masada olmasın politikaları devam ettirmeye çalışanlar var. Türkiye'nin durduğu nokta, Cumhurbaşkanımızın temasları Türkiye'nin anahtar bir ülke olduğunun altını çizmiştir.

"MÜTHİŞ BİR AKIL TUTULMASI YAŞANIYOR"

Müttefiklerimiz büyük bir vizyonsuzluk ortaya koydu. Türkiye'nin anahtar ülke olmasına destek vermemeleri görüldü. Şimdi Türkiye'nin kıymetli bir ülke olduğunu ifade ediyorlar. Müthiş bir akıl tutulması yaşanıyor.

Türkiye'nin perspektife sahip olmuş hali iyi değerlendirilmeli. Hem batı hem doğuyla konuşabilen bir ülkeyiz. Bölgemizde böl-yönet değil hep beraber zengin olmak kazan-kazan formülüyle ilişkiler inşa etme deneyimi olan bir ülkeyiz.

MÜZAKERE SÜRECİ

Bu saldırılar başladıktan sonra Cumhurbaşkanımız görüşmeler yaptı. Bütün taraflarla bu süreci devam ettiriyor. Önemli olan ateşkesin sağlanması. Bir egemen devlet parçası olan Kırım'ın tanınmasını istemek irrasyonel bir yaklaşım.

ERDOĞAN'IN GİRİŞİMLERİ BARIŞ MASASININ SAĞLAMLAŞTIRILMASI YÖNÜNDE

Müzakere masasına oturulduğunda ortak zemin üzerinde çalışmanın faydası olacaktır. Şu anda Cumhurbaşkanımızın diplomatik girişimleri barış masasının sağlamlaştırılması yönündedir.

Şimdiye kadar Türkiye, prensip olarak BM yaptırımlarına katılmıştır. Türkiye kendi durumu açısından bunu değerlendirecektir. Psikolojik harekatlar ortaya çıkıyor.

"İNSAN HAKLARI BİR BÜTÜNDÜR"

Biz burada Avrupa'nın savaştan kaçan Ukraynalıları kabul etmesini takdirle karşılıyoruz. Ukraynalılara sahip çıkmasının altını çiziyoruz. Ama insan hakları bir bütündür.

Bu kapılar açılırken, Yunanistan'ın Suriyelileri ölüme itme yaklaşımını da devam ediyor. Bir yandan takdir ettiğimiz tablo çıkarken, diğer taraftan ihlal eden yaklaşımlar utanç verici bir durumdur.

Ukrayna'dan çıkışta bazı eziyetler söz konusu oldu. İnsan hakları pasta dilimi gibi bölünemez. Avrupa'daki ırkçılara, demokratların söyleyeceği söz kalmaz. Bu çifte standart görülüyor. Bizim ülkemizde de dünyanın başka yerlerinde kadınlar üzerinden mukayese yaparak cinsiyetçi bir yaklaşım söz konusu oluyor.

"UKRAYNA'NIN ÜLKESİNİ KORURKEN MÜZAKEREYE İMKAN AÇMASINI KIYMETLİ BULUYORUZ"

Bu nefret suçları, nefret dilinin ne kadar yaygınlaştığını, bunun olağan hale getirildiğini gösterilmeye çalışılıyor. Bu cinsiyetçi, ırkçı yaklaşımlara karşı insan olmanın şerefinin sesinin yükseltilmesi gereklidir.

Ukrayna'nın ülkesini korurken müzakere masasına imkan açmasını kıymetli buluyoruz. Bu müzakere masasına oyalama değil, çözüm üretecek mekanizma olarak değer vereceğine inanıyoruz.

UKRAYNA'DAN TAHLİYE ÇALIŞMALARI

Vatandaşlarımızın tahliyesine yönelik çalışmalar sürüyor. Tren kaldırılıyor. Vatandaşlarımızın güvenliği için yolların açılması, güvenliğin sağlanması gerekiyordu.

Bunu istismar eden bir parti çıktı. Esas olan, tahliye sırasındaki vatandaşlarımızın güvenliğinin sağlanmasıdır. Burada bir savaş durumu vardır. Karayoluyla tahliye söz konusu olduğunda hem tren hem otobüsle taşınma gerçekleşiyor.

MONTRÖ HÜKÜMLERİ NE İÇERİYORSA UYGULANACAKTIR

Bütün dünyanın en çok tartıştığı konu Montrö Sözleşmesi'nin nasıl uygulanacağıdır. Türkiye bunu savaş olarak tanımadı. Birincisi Montrö'nün objektif hükümleri ne içeriyorsa uygulanacaktır.

TÜRKİYE SAVAŞI DERİNLEŞTİRECEK TUTUM SERGİLEMEYECEK

Türkiye'nin takdirine bağlı hükümler varsa Türkiye hiçbir şekilde savaşı derinleştirecek bir tutum içine girmeyecektir."