Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 16-22 Ekim'de illere göre her 100 bin kişide görülen COVID-19 vaka sayılarını açıkladı. Haritaya göre, her 100 bin kişide COVID-19 vaka sayısı İstanbul'da 296,84, Ankara'da 328,31, İzmir'de 57,07 oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vaka görülme yoğunluğu en çok artan 10 ili Yalova, Tunceli, Edirne, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Kocaeli, Amasya, Osmaniye ve Kırşehir olarak açıkladı.

Koronavirüs vakalarının en fazla görüldüğü 10 il arasında uzun bir aradan sonra Doğu Karadeniz Bölgesi’nden bir il yer almadı.

Ordu, Doğu Karadeniz'de ilk sırada

Her 100 bin kişide görülen COVID-19 vaka sayılarında Ordu 431,31 kişi ile Doğu Karadeniz Bölgesi'nde ilk sırayı alırken, Bayburt 85,46 kişi ile bölgede en az vakanın görüldüğü il oldu. Bayburt’u 161,06 ile Artvin, 187,78 kişi ile Gümüşhane, 217,22 ile Rize, 310,88 ile Giresun ve 321,47 kişi ile de Trabzon izledi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Koranavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Türkiye’de salgının bölgesel durumunun devamlı değişkenlik gösterdiğine dikkat çekti.

"Virüsü bize bulaştıran insanlar, insan hareketliliği"

Prof. Dr. Özlü “Dünyada da böyle dalgalanmalar yaşanıyor. Kimi zaman pik yapıyor kimi zaman düşüyor sonra tekrar yükseliyor. Şu anda dünyada beşinci dalgadan söz edilmeye başlandı. Bu küresel düzeyde olduğu gibi ülke ve coğrafyalara göre de bölgesel düzeyde de aynı şekilde davranıyor. Şu anda Batı Karadeniz Bölgesinde vaka sayıları daha çok artmış durumda. Doğu Karadeniz Bölgesi daha önceki dönemde oldukça vaka sayılarının yüksek görüldüğü bir bölgeydi. Ama şu an itibarıyla bu bölgede nispeten azalmış görünüyor, bu sevindirici. Bu biraz bizim davranışlarımıza bağlı. Sonuç itibarıyla virüsün kendi kendine yayılma gibi potansiyeli yok. Virüs kendi kendine bize bulaşmaz. Virüsü bize bulaştıran insanlar, insan hareketliliği. Dolayısıyla vaka sayıları artınca çevremizde hastalanan kişileri gördüğümüzde korkup tedbir almaya çalışıyoruz, dikkat ediyoruz ve vaka sayıları düşüyor. Vaka sayıları düşünce de hemen bir gevşeme rahatlık oluyor, tekrar normale dönüyoruz ve tekrar yükselmeye başlıyor. Bu gel git sürekli tekrarlanan bir durum. Onun için bunu unutmamak lazım” dedi.

"Salgın hız kesmiş değil kontrol altına alınmış değil"

Salgının hız kesmediğinin ve kontrol altına alınmadığının altını çizen Prof. Dr. Özlü “Vakaları geçen yılla karşılaştırırsanız vaka sayıları az değil, ölüm sayıları da geçen yıla göre daha az değil. Biz biraz alıştık bu durumu kanıksadık sıradan bir şey gibi kabul etmeye başladık ama hiç de öyle değil. Günde 200 üzerinde yurttaşımızı kaybediyoruz bu normal bir şey değil. Uçak düşse 200 kişi ölse bu Türkiye’de bir hafta 15 gün sürekli haber olur. Ama her gün bir uçak düşüyor adeta. 200 den fazla yurttaşımızı kaybediyoruz ama sanki alıştık gibi buna önemsemiyoruz ciddiye almıyoruz“ şeklinde konuştu.

“Gençlerde enfeksiyon daha yaygın görülmeye başlandı”

Gençlerde enfeksiyonun çok sıkı görülmeye başlandığını kaydeden Özlü, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Daha önce yaşlı kişilerin daha ağırlıklı olarak virüse yakalandığı şeklindeydi. Ama bu sene öyle değil gençlerde daha yaygın görülüyor. Vaka sayıların büyük bir kısmı genç popülasyonda. Çünkü yaşlı popülasyon aşılandı ve tedbirlere uyum konusunda daha dikkatli. Maalesef gençler hem aşı konusunda biraz daha isteksizler hem de tedbirlere uyma konusunda çok ihmalkar davranıyorlar. 'Genciz bir şey olmaz' diye düşünüyorlar ama şu anda maalesef vakaların büyük bir kısmı genç nüfusta. Gençlerden ağır hastalar da çıkıyor. Benim çoğu zaman hastanede takip ettiğim yoğun bakımda izlediğim hastalar arasında yaşı 30-35 civarında olup hiçbir hastalığı olmayan tamamen önceden sağlıklı kişiler var, üzücü tabi. Ben gencim dememek lazım. Genç-ihtiyar farkı artık ortadan kalktı. Herkesi yakalayabiliyor, herkesi hastalandırabiliyor herkesin tedbir alması lazım.”