Konferansta konuşan Elma, Çanakkale Savaşları’nın 19 Şubat’ta başlayan deniz ve 25 Nisan’da başlayan kara muharebeleri olmak üzere iki aşamada gerçekleştiğini söyledi. Hem deniz hem de kara savaşlarının dünya harp tarihinde emsali görülmemiş zaferlerle Osmanlı Devleti lehine sonuçlandığını ifade eden Elma, şöyle konuştu:

“Birinci Dünya Savaşı başladığında tüm dünyada müttefik devletlerin çok güçlü olduğu, asla yenilmeyecekleri yönünde bir propaganda vardı. Osmanlı Devleti’ne ise ‘hasta adam’ nazarı ile bakılmakta, Balkan bozgununu yaşayan Osmanlı’nın Çanakkale Savaşını kazanabileceğine ihtimal verilmemekteydi. Bu savaşın en önemli sebeplerinden birisi, müttefiklerin boğazları geçerek Çarlık Rusya’ya ulaşmak istemesiydi. Böylece Ruslara mühimmat desteği sağlanabilecek, Osmanlı savaş dışı kalacak ve Almanya ile Avusturya’da çember içerisine alınacaktı. İngilizler kendilerine çok güveniyorlardı. Hatta Donanma Bakanı olan Winston Churchill, ‘Bir elimizi bağlasalar, sadece Hindistan’dan getirdiğimiz askerlerle boğazları 1 haftada geçeriz’ diyordu.

Böylelikle 19 Şubat 1915’te Çanakkale Deniz Savaşı başladı. Müttefiklerin bombardımanı yaklaşık 1 ay sürdü. 18 Mart’tan itibaren de boğazı geçmek için harekete geçtiler. Ancak Türk topçusunun muazzam becerisi ve Nusret Mayın Gemisi’nin yararlılığı ile 18 parçadan oluşan devasa donanmalarından 7’sini boğazda bırakarak geri çekilmek zorunda kaldılar. Böylece Çanakkale Deniz Savaşı kesin Türk zaferi ile neticelenmiş oldu.”

Çanakkale Deniz Zaferi’nin Osmanlı Devleti’nce kazanılmasının, İtilaf Devletlerinin itibarını derinden sarstığını ifade eden Öğr. Gör. Elma, bunun üzerine Çanakkale Kara Savaşları’nın başladığını belirtti. Elma, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İtilaf Devletleri kaybolan prestijlerini düzeltmek için boğazları karayolu ile geçmeye karar verdiler. Bunun üzerine 25 Nisan 1915’te Gelibolu’ya çıkarma yapıldı ve kara savaşları başladı. Görenler bilirler, Gelibolu çok dar bir alandır ve bu dar alanda yüzbinlerce asker dünya harp tarihinde benzeri görülmemiş bir çarpışmaya girişmiştir. İlk çıkarma Seddülbahir ve Arıburnu’na yapılmak istendi. Ama buraları kahramanca savunuldu. İşte Çanakkale Kara Savaşları’nın bu noktasında Mustafa Kemal ön plana çıktı. Savaş başladığında Bulgaristan’da askeri ataşe olarak bulunan Mustafa Kemal, Harbiye Nezareti’ne başvurarak savaşa katıldı.

İhtiyat kuvveti olan 19. Tümen, Mustafa Kemal’in idaresine verildi. Ancak Mustafa Kemal, savaş sırasında büyük bir inisiyatif alarak Conkbayırı ve Kocaçimentepe’ye hareket etmiş ve buraları ele geçirerek savaşın seyrini değiştirmiştir. Böylelikle düşman ilerleyişi durdurulmuştur. Eğer Mustafa Kemal, inisiyatif almamış ve ordu komutanının emrini bekleyerek, yerinde kalmış olsaydı, belki de Çanakkale Savaşı en başta kaybedilecekti. İşte bu başarısından dolayı kendisine ‘kaderin adamı’ yakıştırması yapılmıştır.

Çanakkale Kara Savaşları 6 aydan fazla sürmüştür. İtilaf Devletleri’nin 7-8 Ağustos’ta Anafartalar bölgesine yaptığı çıkarma da durdurulmuş, yine Mustafa Kemal’in yönettiği karşı taarruzlarla 9-10 Ağustos tarihlerinde zafer kazanılmıştır. Böylelikle kara savaşları da kesin Osmanlı Devleti zaferi ile sonuçlanmış ve İtilaf Devletleri 9 Ocak 1916’da geri çekilmek zorunda kalmıştır.”

Elma, konferansın son bölümünde ise Çanakkale Savaşlarının hem Türk hem de dünya tarihi açısından meydana getirdiği sonuçları anlattı. Elma, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çanakkale Savaşlarının milli tarihimiz açısından sonuçlarına gelecek olursak, Türk Milletinin gücü emperyalist devletler tarafından anlaşılmış oldu. Balkan Savaşları dolayısıyla yaşadığımız prestij kaybımız fazlasıyla giderilmiş oldu. Çanakkale savaşları, Türkün öz yurdunun paylaşılma projelerini boşa çıkardı. Diğer yandan Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal, ‘İstanbul’u kurtaran adam’ sıfatı ile ön plana çıktı. Böylelikle hem Türk Ordusu’nun komuta kademesi, hem de Türk Milleti, milli mücadele sırasında Mustafa Kemal’in liderliği etrafında toplandı. Türk Milleti Çanakkale’de kendi vatanını savunmak için kahramanca savaşmıştır. Çanakkale Zaferi, aynı zamanda milli mücadele ruhumuzun kaynaklarından biri olmuştur. Türk milletinin bağımsızlığa olan inancını güçlendirmiştir.

Çanakkale Savaşlarının dünya tarihi açısından sonuçlarına bakarsak, yenilmez devletler olarak algılanan İngiltere ve Fransa’nın yenilebileceği mazlum milletler nezdinde tüm dünyaya gösterilmiştir. Bu sömürgecilik tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. İtilaf Devletlerinin bağlantısı kesilmiş ve Çarlık Rusya yıkılarak Bolşevik Devrimi gerçekleşmiştir. Birinci Dünya Savaşı 3 yıl daha uzamıştır. Bu vesileyle bir kez daha Çanakkale Savaşlarında kahramanca çarpışan, bu toprakları bizlere vatan yapan aziz ecdadımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.”