Kahramanmaraş'ın Gafarlı bölgesinde Samet Çiftaslan, bahçede sarı benekli bir canlının çalılar arasında hareket ettiğini gördü. Kertenkeleye benzettiği sürüngenin olduğu yere giden Çiftaslan, daha önce görmediği renklerde olduğunu fark etti. Fotoğrafını çektiği sürüngeni internette aratan Çiftaslan, nesli tükenmekte olan ve nadir görülen Türk semenderi olduğunu anladı. Çiftaslan, semenderin nesli tükenmekte olduğunu anladığı için tekrar doğaya bıraktı.

Nadir görülen hayvan nerede yaşar, ne yer, nasıl çoğalır... İşte semenderler hakkında merak edilenler...

Semenderlerle kelerler arasında kesin bir çizgi çizmek mümkün değil. Ama semenderler daha iri yapılı iki yaşamlılardır. Suda da daha az kalırlar. Bazen bu hayvanların, sürüngenlerden kertenkeleler oldukları sanılır. Fakat semenderlerin başları yuvarlaktır. Derileri pulsuz ve düzgündür. Buna karşılık kertenkelelerin başları daha sivri, derileri de pulludur.

Benekli semender ya da ateş semenderi, Fransa ve İspanya'dan orta ve güney Avrupa'ya kadar yayılır. Oradan da Anodolu'ya geçer. Hayvanın boyu 19 santim civarındadır. Bunun 8.25 santimi kuyruktur. Benekli semenderin rengi dikkat çekicidir. Hayvan parlak siyahtır, üzerinde sarı, turuncu, bazen kırmızı lekeler bulunur. Bunlar kimi bireylerde birleşerek vücut boyunca uzanan çizgiler oluşturur.

Benekli semenderler uyuşuk hayvanlardır. Yılın sıcak mevsimlerini kütüklerdeki yarıklarda, taşlar arasında ya da ıslak korular ve yamaçlarda, sık bitkilerin altında geçirirler.

Suya ender olarak girerler. Suyun altında bir dalışta ancak birkaç dakika kalırlar. Geceleri ya da şiddetli yağmurlardan sonra benekli semenderler besin aramaya çıkar ve solucanlar, sümüklü böcekler, iri böceklerle küçük kabuklular gibi ağır hareket eden canlıları avlarlar. Ekimden marta kadar (bulundukları değişik yerlerin iklimine göre) taşların ve kütüklerin altında, ya da çatlaklarda kış uykusuna yatarlar. Böyle bir yerde iki ya da daha fazla semendere rastlanabilir.

Semenderlerin birbirine kur yapmaları ve çiftleşmeleri kelerlerinkine benzer. Ancak kelerler üreme mevsiminde gölcüklere çekilirler; semenderler ise karada kalırlar ve erkekle dişi karşılaştığı zaman kur yapma işi çok garip olur. Bu, kuyruklu iki yaşamlıların ancak birkaçında görülen bir durumdur. Çiftleşmeden sonra iki yaşamlıların çoğu yumurtalarını suya bırakırlar.

Yumurtalar burada gelişir ve sonunda içlerinden tetarlar çıkar. Dişi benekli semender, yumurtaları bunları çatlayacak duruma gelinceye kadar içinde saklar. Bu epey uzun bir zaman alır. Yazdaki çiftleşmeden sonra tetarlar ilk baharda doğarlar. Dişi semender zamanı gelince sığ bir su birikintisine gider. 30-40 yavrusunu doğurmak için vücudunun sadece arka ucunu suya sokar.

Yavruları ikişer ikişer dışarı çıkarır ve bu işlem de bir hayli zaman alır. 2.5 santim boyundaki tetarlar, yüzerek annelerinden uzaklaşırlar ve hemen bağımsız bir yaşam sürmeye başlarlar. 10 hafta sonra, boyları 5 santimi bulduğu zaman, doğduklarından beri solunumlarını sağlayan tüy gibi solungaçları kaybolur. Akciğer gelişir ve yavrular karaya çıkarlar. Genellikle suya ancak yeni kuşağı doğurmak için dönerler.

Diğer dikkati çeken parlak renkli hayvanlarda olduğu gibi, benekli semenderin siyah ve sarı tonları da, hayvanın zehirli olduğunu açıklar. Gözlerinin hemen arkasından, salamandrin diye tanımlanan, bir zehir çıkarır. Semender saldırıya uğradığı zaman, sütümsü bir sıvı halinde olan, bu zehiri salgılar. Bir köpek ya da başka bir hayvan bu iki yaşamlıyı ağzına alır almaz hemen geri bırakır. Kötü etkiden kurtulmak için de bol bol tükrük salgılar.

Eski zamanlardan beri benekli semender öldürücü derecede tehlikeli bir hayvan olarak ün yapmıştır. Edıvard Topsell, 1607'de yazdığı "Dört Ayaklı Hayvanlar' adlı kitabında şöyle diyordu: 'Eğer bir semender sizi ısırırsa, artık tabut ve kefene baş vurun.' Ancak bu sözlerden, o günlerde, semender ısırmasının ölümle sonuçlanacağına ne kadar çok inanıldığını da gösteriyor. Bugün bile bu efsane yaşamaktadır. Oysa semenderler ısırmazlar. Zehir bir kesiğe girmediği ya da göze geldiğinde, oğuşturularak içine kaçırılmadığı takdirde, semendere dokunmanın belirgin bir zararı olmaz.

Topsell, aynı bölümde, "Bazıları hayvanın buz kadar soğuk olduğunu, bu yüzden de ısıyı düşürüp ateşi söndürdüğünü söylüyorlar.." diye de yazıyordu. Bu da benekli semender ısırmasının, ölüme neden olduğu hikayesi kadar eski bir efsaneydi. Bir semender ateşe atıldığı takdirde hayvana bir şey olmadığı gibi, ateşi söndürdüğü iddia ediliyordu.

Bu efsane, benekli semenderlerin ve ateş semenderlerinin çoğunlukla kütüklerin arasında kış uykusuna yatması yüzünden çıkmıştı. Bu durumda ıslak ya da taze, nemli bir kütük ateşe atıldığı zaman ateşi söndürüyordu ama, o arada kütük içindeki semenderi uykusundan uyandıracak kadar da ısınıyordu.