Ağıralioğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Giresun'da, daha önce rastladıklarından daha fazla hasarı olan bir sel felaketiyle karşı karşıya olduklarını söyledi.

Yaşanan can kayıplarının olduğu yere intikal etmek, mal kayıplarının olduğu yerde incelemelerde bulunmak ve "Devlet bütün yaraları sarmaya yeter" gibi ifadelerde bulunmanın "devletin klasiği" haline geldiğini savunan Ağıralioğlu, "Tabii ki devlet yaraları saracaktır, o bölgelerdeki hasarı tespit edip, zararları tazmin edecektir. Ama bize bundan sonra sel bölgelerindeki hafriyatları kontrol edecek, dere yataklarında imar, iskan işlerini kontrol edebilecek, daha önce verilmiş imar, iskan izinlerini kaldırıp güvenli bölgelerde insanların yaşamasını temin edebilecek bir ciddiyet lazımdır. Giresun'un afet bölgesi ilan edilmesi, fındık hasadına denk gelmiş zararın dayanılmaz hadlere vardığını devletin unutmaması gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

"Virüsle mücadele kararlılığı mutasyon geçiriyor"

İçişleri Bakanlığının yayınladığı 30 Ağustos Genelgesi'ne işaret eden Ağıralioğlu, "Devlet hangi faaliyetleri iptal ediyor, hangi faaliyetleri tercih ediyor da virüsle mücadeledeki ciddiyetini ve kararlılığını ortaya koyuyor. Hükümetimize, özel günlerin, milli ve mühim günlerin içerisinde devletin yönetimine nezaret eden aklın ciddi olmasını tavsiye ediyoruz." dedi.

Tercih edilen ve edilmeyen kutlamaların, neyin önemli, neyin önemsiz sayıldığını tartışma konusu yapacağını vurgulayan Ağıralioğlu, "Biz, virüsün mutasyon geçirmesini bekliyoruz, ümit ediyoruz. Virüs mutasyon geçirir, ölümcül etkileri azalır diye beklentimizin içerisinde virüsle mücadele kararlılığı mutasyon geçiriyor." ifadesini kullandı.

Ağıralioğlu, 365 günün 5 gününe özel ihtimam gösterilmesi gerektiğini belirterek, devlet yöneticilerinin 10 Kasım, 23 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos ve 19 Mayıs'a özen göstermesini istedi. Ağıralioğlu, "30 Ağustos'un, en azından hangi bedeller ödeyerek bu topraklarda kaldığımızın unutulmaması gibi bir şuur organizasyonuna dönüştürülmesi elzemdir." diye konuştu.

Malazgirt törenlerine, 15 Temmuz törenlerine ve Ayasofya-i Kebir Camii'nin ibadete açıldığı güne dikkati çeken Ağıralioğlu, şöyle devam etti:

"Ayasofya'da bir coşku vardı. O coşkuyu maalesef kontrol edemedik. O coşkuyla virüsle mücadele kararlılığı üst üste çakışınca, hem caminin içinde hem dışında virüs bulaştığı için sağlık tedavi hizmetleri almaya başladı. Milletvekili arkadaşlarımız bile bunun içerisinde. Hem kararlılığımızı göstereceğiz hem de memleketimizi hangi hassasiyetlerle yönettiğimizi milletimize göstermek zorundayız."

"Hafriyatların dere yataklarına dökülmesi engellenmeli"

AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Nurettin Canikli ve Mehmet Özhaseki'nin, Giresun'daki sel felaketine yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Ağıralioğlu, "İktidar, muhalefet kendilerindenmiş gibi davranmış. Doğrudur, biz o bölgenin insanıyız. Ben de o bölgede yaşadım. Sayın Özhaseki'nin hatırlatmaları doğru. Sayın Canikli'nin hatırlatmaları biraz siyasi olmuş, sorumluluktan kurtulmak isteyen devlet telaşı gibi geldi bana." dedi.

Karadeniz'de hafriyat döküm alanlarının kontrol edilemediğini ve yıkımın en büyük sebebinin bu olduğunu belirten Ağıralioğlu, dere yataklarına hafriyatların dökülmesini engelleyecek bir belediye hizmetinin birinci önlem olması gerektiğini söyledi.

Dereli'yi yıkan şeyin derelere dökülen hafriyat olduğunu iddia eden Ağıralioğlu, "Bunu kontrol edemeyen devlet sonra 'Dökmeseydiniz', 'Etmeseydiniz' diyemez. 18 yıldır iktidarda olanlar, 18 yıllık çetele mi tutmuşlar? Devlette devamlılık esastır. 'Bizim dönemimizde yapılmış', 'Onun döneminde yapılmış' diye konuşulur mu?" değerlendirmesinde bulundu.

"Dere yataklarına 35, 40 HES yapılması tabiata saygısızlık"

Ağıralioğlu, dere yataklarına 35, 40 HES yapmanın tabiata, insanlara saygısızlık ve kamu kaynaklarının israf edilmesi olduğunu dile getirdi.

İstanbul'da kurulacak Takviye Hazır Kuvvet'e ilişkin soruya İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, "Merkeze bağlı teşkilat üzerinden 'Özel kuvvet kuruluyor' gibi bir uğultu duyuldu. Biz, böyle düşünmüyoruz. Merkeze bağlı bu tür organizasyonlarda, Cumhurbaşkanlığına bağlı Emniyet Teşkilatı kayıtlı. Polis teşkilatları oraya kayıtlı. Miting organizasyonlarında Çevik Kuvvet taşınıyor sağa sola. Bu, profesyonelleşme için yapılıyorsa, ki öyle yapıldığı ifade edildi; bir mahsuru yok. Bu mevzuyu Sayın Cumhurbaşkanı, partili cumhurbaşkanı özelinde, 'Kendilerine özel kuvvetler kuruyorlar' gibi, 5 bin yıllık bir devletin ciddiyetine yakışmaz bir muhalefet tonlamasıdır o. Biz, onu çok makul bulmuyoruz." karşılığını verdi.