Kayseri'nin Bünyan ilçesinde yaşayan Yahya Kemal Yiğit, yaptığı açıklamada, şehit olan kızlarının, insanlara yardım etmeyi çok sevdiğini söyledi.

Kızlarının hayalinde bile yardım etmek olduğunu vurgulayan Yiğit, "Cennet çocukları çok severdi. Komiser olduğunda çocuklara çok yardım etmek isterdi. Hatta görme engelli kişilerin derslerini yaptırmaya gider, onlara kitap okurdu. 'Ben çocuk okutacağım.' diye bir vaadi vardı." dedi.

Devlete az da olsa katkıda bulunmak amacıyla bir karar aldıklarını belirten Yiğit, şunları kaydetti:

"15 Temmuz şehit ailelerine devletimiz Ankara'dan birer daire verdi. Bu daireyle kızımızın hayrına çocuk okutacaktık ancak Kızılay’ın, 15 Temmuz'da, Ankara'daki adli tıp kurumunda çocuğumuzun cenazesini beklerken bize yaptığı, vatandaşımıza verdiği hizmetler bizi çok etkiledi. Zaten eşim o an karar vererek Kızılay’a yardım edelim.' demişti. Eşim o zaman bir miktar yardımda bulundu. Devletimiz bize bu daireyi verince 'Biraz daha duralım, daire daha da değerlenince bunu devletimizin bir kurumu olan Kızılay’a bağışlayalım.' dedik. Elazığ'daki bu deprem hadisesi olunca eşim 'Artık zamanı geldi.' dedi. 'İnşallah bir nebze de olsa bizim de faydamız olur.' dedik ve bu kararı aldık. Vatanıma değil bir can, bütün malım mülküm, her şeyim feda olsun."

Devletin, deprem bölgesinde tüm kurumlarıyla gece gündüz çalıştığını vurgulayan Yiğit, insanların bölgeye yardım için birbiriyle yarışmasının kendilerini de etkilediğini dile getirdi.

Yiğit, "Çevre ve Şehircilik, İçişleri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlıkları başta olmak üzere devletimiz seferber olmuş durumda. Kızılay da zaten devletimizin bir kurumu ve bu dairemizi istediği gibi tasarruf edebilir. İster bir öğrenciye verebilir, isterse depremzedelere yardımda bulunabilir veya başka bir kuruma hayırda bulunabilir." şeklinde konuştu.

- "Allah, inşallah hayrımızı kabul eder"

Anne Huriye Yiğit de kızlarının cenazesini almak için geldikleri Ankara'da Kızılay’ın kendileriyle yakından ilgilendiğini belirtti.

Yiğit, şu ifadeleri kullandı:

"Ankara'ya gittiğimizde hiçbir yeri bilmiyorduk. Suyumuzdan yemeğimize kadar her şeyimizi Kızılay düşündü. Yemesek bile zorla yedirdiler. O kadar güzel ilgileniyorlardı ki onların bizimle ilgilenmesinden biz utandık. Devletimiz her yerde bizimle ilgileniyordu. Bizim de istediğimiz onlara yardımda bulunmaktı. Bu depremi de görünce eşime 'Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz, herkes eliyle ne verirse kendiyle de o gider.' dedim. Cennet de zaten yardım etmeyi çok severdi. 'Bu daireyi kızımızın adına verelim.' dedim. Kızılay bizim arkamızdaysa biz de ona yardım edelim diye düşündük. İnşallah bir tuğla da biz koymuş oluruz. Allah inşallah hayrımızı kabul eder. Herkesten Allah razı olsun. AKUT'undan AFAD'ına kadar herkese çok teşekkür ederim."