AK Parti sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde; 

İlk koronavirüs vakasına müdahale eden hocaların hocası Cemil Taşçıoğlu hocamız hayatını kaybetti. Allah'tan rahmet diliyoruz. Hastanelerde tedavi gören bütün vatandaşlarımıza şifalar diliyoruz. Bu afetler konusunda insanlığın çok eski bir tarihi var. Yakın zaman dilimi içerisinde 2002'de Sars, 2012'de Mers, domuz gribi, Ebola salgını gibi çeşitli meydan okumalarla dünya karşı karşıya kaldı. 

"SAĞLIK ALANINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN TEDBİRLER ÜLKEMİZİ DİĞER ÜLKELERE NAZARAN HAZIRLIKLI HALE GETİRDİ"

Bir yandan koruyucu sağlık hizmetleri artıyor, tıp ilerliyor, diğer taraftan ormanların yok edilmesine bağlı olarak yeni hastalıklarla karşı karşıya kalınıyor. Ülkemiz afet karşısında bütün tedbirleri yürürlüğe koyuyor. Ülkemizin sağlık alanında gerçekleştirdiği tedbirler diğer ülkelere nazaran virüsle mücadelede daha hazırlıklı hale getirmiştir. 

"ŞEHİR HASTANELERİMİZ BÜYÜK BİR GÜVENCE"

Bugün şehir hastanelerimizin varlığı, ihtiyaç duyulan yatak kapisitesi bakımından büyük bir güvencedir. Tek odalı yatağın çeşitli hastanelerde hayata geçirilmiş olması, bugün bunların karantina merkezi olarak gerçekleşmesi olarak bir altyapı ile hizmete sunulmaktadır. Virüs Çin'in Wuhan kentinde görüldüğünde kimse bu kadar yaygınlaşacağını tahmin etmedi.

Avrupa'da ilk olarak 27 Ocak'ta Fransa'da görüldü. Şubat üçüncü haftasından itibaren İran ve İtalya'da hızla yayıldı. Daha sonrasında Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar dünyanın her yarında görülmeye başlandı.  Nihayetinde 11 Mart'ta birkaç ay sonra Dünya Sağlık Örgütü koronavirüs pandemisi ilan etti. Gelinen noktada hastalığa yakalanan sayı 1 milyon, hayatını kaybeden sayısı 50 bini geçmiştir. 

"DÜNYA SALGINI CİDDİYE ALMAZKEN TÜRKİYE BİLİM KURULU OLUŞTURMUŞTUR"

Yeterli tedbir alınabiliyor mu, tedbirler daha önce alınabilir miydi çok sayıda zaman zaman sorumsuzluğa varan birtakım yorumlarla karşılaşıyoruz. Vatandaşımızın hayatından daha kıymetli bir şey yoktur. Türkiye süreci baştan itibaren ciddiye almıştır. Daha dünya salgını ciddiye almazken, sadece Çin düzeyinde algılarken Türkiye Ocak ayında Sağlık Bakanlığı bünyesinde operasyon merkezi kurmuş, 10 Ocak'ta Bilim Kurulu oluşturmuştur.

Ocak'ta Kovid-19 hastalığı ile ilgili rehber hazırlandı, teşhisten tedaviye kadar tüm süreç anlatıldı.  Dışarıdan gelen yolcular karantinaya alındı, tedbirler alındı. 1 Şubat'ta Wuhan kentindeki vatandaşlarımız askeri uçakla Türkiye'ye getirerek karantinaya alındı. Birçok ülke para karşılığında getirirken, kimi ülkeler masrafları ödemediği için kendi vatandaşlarını almazken Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun vatandaşlarımızın sağlığını, iyiliğini düşünmüştür. 3 Şubat'la Çin'le uçuşları durdurduk, 23 Şubat'ta İran'la kara, hava yolu girişlerini durdurduk. 29 Şubat'la İtalya ile yolcu trafiği durduruldu. 2 Mart'ta umreden dönen vatandaşlarımıza karantina tedbirleri uygulanmaya başlandı. 6 Mart'ta İtalya'daki kişilerin ülkemize girişleri yasaklandı, oradan gelen vatandaşlarımız karantinaya alındı. Ve maalesef 10 Mart'ta Sağlık Bakanımız yurtdışından gelen vatandaşımızda Kovid-19 pozitif olduğunu açıkladı. Bilim Kurulu siyaset ilişkisinde müphem bir alan varmış gibi koca koca siyasi partilerin temsilcileri spekülasyon yaymaya çalışıyor. Halbuki tüm süreç şeffaf ve hesap verilebilir anlayışıyla yürütülüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığı ile yapılan toplantı önlemler paketi bir üste çıkarılmış oldu.