Antalya’nın Kepez ilçesine Göksu Mahallesi'nde, 28 Haziran günü Ömer Demir (47) isimli bir şahıs, 20 yıllık arkadaşı galerici Üzeyir Ürey'i (53) sokak ortasında kalbinden iki kez bıçakladı.

Demir olay yerinden kaçarken, Ürey kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Demir daha sonra teslim olurken, olay yerinde bulunan kanlı makasın sırrı ise çözülemedi.

Konuya yönelik Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Cinayet Suçları Soruşturma Bürosu tarafından, Cumhuriyet Savcısı Haki Çeliker imzası ile iddianame hazırlandı.

Söz konusu iddianame, Antalya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

MAKASIN SIRRI ÇÖZÜLEMEDİ

İddianamede öne çıkan nokta, cinayetin ortaya atılan bir dedikodu yüzünden işlendiği oldu.

Olay yerinde bulunan kanlı makasın nasıl ve ne şekilde olay yerine getirildiğine dair ise herhangi bir kanıt bulunamadı.

İDDİANAMEDEN

İddianamede şu ifadelere yer verildi:

"İkisi de birbirlerini iyi tanımaktadır. Maktul Üzeyir Ürey, şüpheli Ömer Demir'in halasının kızı E.T. ile arkadaşlık yapmaktadır. Şüpheli Demir ise bunu içine sindirememiştir. Bunu dile getirmesi sebebi ile Üzeyir Ürey ile aralarında husumet oluşmuştur. E.T. de olay günü şüpheli Ömer Demir'i telefonla arayarak gıyabında kendisi hakkında neden dedikodu yaptığını sormuştur. Ömer Demir ise böyle bir dedikodu yapmadığını belirtmiştir. E.T. ise telefonun ahizesini açık bırakarak, şüpheli Ömer Demir ile yanında bulunan maktul Üzeyir Ürey'i görüştürmüştür. Bunun üzerine maktul ile şüpheli telefonda tartışıp küfürleşmiştir. Ardından Göksu Mahallesi'nde bir araya geldiklerinde, şüpheli öncesinde yanına aldığı ekmek bıçağı ile maktulü göğüs bölgesinden iki kez bıçaklayarak öldürmüştür. Böylece şüpheli Ömer Demir, üzerine atılı 'kasten insan öldürme' suçunu işlemiştir."

ÖMER DEMİR’İN SAVUNMASI

Ömer Demir’in iddianamedeki savunmasında ise şu sözleri kullandığı öğrenildi:

“Üzeyir Ürey ile uzun zamandır arkadaşız. Olay günü E.T. yanıma gelip 'Hakkımda dedikodu yapıyormuşsun. İleri geri konuşuyormuşsun' dedi. Sonra Üzeyir ile birlikte ayrıldılar. E.'nin söylediği söz kafama takıldı ve onu telefonla aradım. Kendisine, 'Senin hakkında ne dedikodu yapmışım? Kafama takıldı. Sana kim böyle bir şey söyledi, beni yüzleştir' dedim. E.T. de kendisine Üzeyir'in dediğini söyledi. E.T.'nin yanındaki Üzeyir de konuşmaya dahil oldu. Telefonun diğer ucundaki Üzeyir'e 'Ben ne zaman böyle bir şey dedim. Sen neden böyle söylüyorsun?' diye sordum. O da bana sinkaflı kelimeler konuştu ve ben de aynı şekilde karşılık verdim.

“BANA ZARAR VERECEĞİNİ DÜŞÜNEREK YANIMA EKMEK BIÇAĞINI ALDIM”

Sonra bana 'Yanına geliyorum' dedikten sonra telefon kapandı. 2-3 dakika sonra Üzeyir aracıyla evimin önüne geldi. Ben de dışarı çıktım. Üzeyir'in bana zarar vereceğini düşünerek yanıma ekmek bıçağını aldım. Yanına gittiğimde Üzeyir araçtan bir şeyler alır gibi yaptı. Sonra birbirimizin yakasından tuttuk. O sırada ekmek bıçağı benim sağ elimdeydi. Üzeyir bana yine sinkaflı konuştu. Boğuşurken yere düştük, düştüğümüzde o altta ben üstteydim.

“ARKADAŞLARI GELİNCE KAÇMAK ZORUNDA KALDIM”

Sonra tekrar ayağa kalktık. Yine birbirimizin yakasından tutar vaziyetteydik. Ayaktayken Üzeyir sendeleyip sırtüstü yere düştü. Sonra halamın oğlu olan E.Ç. yanımıza geldi. Üzeyir'in ne şekilde yaralandığını fark etmedim. Bıçağı Üzeyir'i öldürmek veya yaralamak amacıyla sallamadım. Olaydan sonra bıçakla eve gittim ve ellerimi yıkadım. O sırada bıçak da elimdeydi, bıçağı tabaklığa bıraktım. Olay yerine Üzeyir'in arkadaşları gelince de kaçmak zorunda kaldım.

“BÖYLE BİR ŞEY YAŞANDIĞI İÇİN PİŞMANIM”

Sonrasında polise gidip teslim oldum. Olaydan dolayı üzgünüm. Böyle bir şey yaşandığı için pişmanım."

Tutuklu Ömer Demir'in ömür boyu hapis istemiyle yargılanacağı davanın, önümüzdeki günlerde başlaması planlanıyor.