Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, "(FETÖ) Elde ettiğimiz yeni delilleri ABD'ye ulaştırıyoruz. ABD'de şu an hem savcılık hem idari soruşturma var. Bu konuyla ilgili onlar da inceleme yapıyor. Önümüzdeki ay itibariyle savcılar, ABD'li yetkililer gelecek. Adli yardımlaşma çerçevesinde bir temasımız söz konusu. İnanıyoruz, hukuk devletinin gereği bu terör elebaşının iadesidir." dedi.

Bakan Gül, CNN Türk canlı yayınında katıldığı Hafta Sonu programında Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın rakipleri karşısında nasıl bir performans ortaya koyar?" sorusu üzerine Bakan Gül, Binali Yıldırım'ın İstanbul'a hizmet etme ve sorunlarıyla ilgilenme hususunda çok büyük aşkla çalışan biri olduğunu söyledi.

Yıldırım'ın aynı zamanda İstanbul'a büyük hizmetleri olan bir siyaset adamı olduğunu ifade eden Gül, "Yıldırım, İstanbul için çok büyük bir imkan ve fırsat olacak. Her kesime, İstanbul'a hizmet edecek güzel bir projeyi ortaya koyacaktır. Yıldırım'ın en sıkıntılı zamanlarda bile realiteden kopmayan, icabında işin mizah boyutuyla da hayattan kopmayan bir yönü var. Güzel bir kampanya geçireceğini düşünüyorum İstanbul'da." dedi.

"Terör örgütünün oluşturduğu bir tahribat var"

Bakan Gül, "2019 yılında Türkiye daha demokratik, insan haklarının ve özgürlüklerin daha geniş şekilde ele alındığı bir ülke olacak mı?" sorusuna karşılık, şu yanıtı verdi:

"Türkiye'ye dair tüm bu eleştirilerde özellikle FETÖ'nün yargı içinde yaptığı tahribatı asla unutmamak lazım. Türkiye'de yargıyı bir silah gibi kullanmak isteyen terör örgütünün oluşturduğu bir tahribat var. Tahribatın telafi edilmesi anlamında yeni bir inşa dönemine girilmesine ihtiyaç var. 2019'un daha demokratik, daha insan hakları temelli, tüm bu sorunları, tahribatı ortadan kaldıracağımız bir yeni inşa dönemi olması için çalışıyoruz."

Hukuk ve ekonominin iç içe geçen kavramlar olduğunu dile getiren Gül, "Hukuk varsa, hukuki güvence varsa, yatırımcı oraya güvenle geliyor. Olağanüstü halin kaldırılması ve sonrasındaki gelişmeler, 2019'da atacağımız adımlar, bu husustaki algıları olumluya çevirecek." dedi.

"Önümüzdeki ay savcılar, ABD'li yetkililer gelecek"

"2019'da ABD'nin FETÖ'nün iadesi konusundaki talebe somut bir olumlu yönde yanıt vereceğine dair işaret var mı?" sorusu üzerine Gül, şunları söyledi:

"Yapılan görüşmelerde mesafe alınmış değil şu an itibarıyla. Ama tamamıyla reddedilmiş de değil. 'Başvurunuzu reddediyoruz' şeklinde yazı ya da temas da yok. Elde ettiğimiz yeni delilleri ABD'ye ulaştırıyoruz. ABD'de şu an hem savcılık hem idari soruşturma var. Bu konuyla ilgili onlar da inceleme yapıyor. Önümüzdeki ay itibariyle savcılar, ABD'li yetkililer gelecek. Adli yardımlaşma çerçevesinde bir temasımız söz konusu. İnanıyoruz, hukuk devletinin gereği bu terör elebaşının iadesidir. Bu konuda olumlu bir gelişme elde etmeyi ümit ediyoruz. 2019'da da bu hususta yine yargının önünde, FETÖ'nün ele başının ve yönetici kademesinin de ABD tarafından da bu talebimizin yerine geleceğine inanıyoruz."

Türkiye'de idam cezasının olmadığını hatırlatan Gül, "Türkiye'de idam vardı, yeniden gelebilir gibi bir takım spekülasyonlar vardı. Ama bu konuda mevzuatımız gayet açık. Biz bu hususta iadenin gerçekleşmesi önünde hiç bir engelin olmadığını, Türkiye'de bu konuda uluslararası sözleşmenin gereği çerçevesinde iadenin gerekliliğini söylüyoruz. Tüm çabamızı sürdürmeye devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Gül, Fetullah Gülen'in, ABD tarafından başka bir ülkeye gönderilmek istenmesi halinde Türkiye'nin tutumunun ne olacağına ilişkin, bu ülkenin 251 vatan evladını şehit eden, meclisini bombalayan, Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunan, Anayasa'yı ortadan kaldırmaya çalışan bu terör örgütüne karşı nereye giderlerse gitsinler, Türkiye'nin mücadeleyi sürdüreceğini söyledi.

Gül, nereye giderlerse gitsinler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm kurumlarıyla bu örgütün ele başının ve yöneticilerinin ensesinde olacağını, hukuk çerçevesinde her türlü gayreti yapacağını, bağımsız Türk yargısının önüne çıkaracağını belirtti.

"Hepsini temizledik, bu kadar' diye bir rehavete kapılamayız"

"FETÖ'nün siyasi uzantılarına yeterince dokunulamadığı gibi bir değerlendirmeler yapılıyor. Kritik yerlerde hala çok sayıda FETÖ mensubunun olduğu gibi bir izleniminiz var mı? Siyasete yeterince dokunulmadığı eleştirilerine hak verir misiniz?" sorusu üzerine Bakan Gül, şu ifadeleri kullandı:

"17-25'ten sonra yargı kullanarak darbe yapma girişiminden sonra AK Parti bu konudaki tüm kriterleri masaya yatırdı. Parti içinde hangi düzeyde olursa olsun bu örgütle ilişiği olan herkesi tasfiye etti. Belediye başkanı, milletvekili yapmadı. Bunlara bulaşmış kim varsa bunun hesabını yargı önünde veriyor. Her siyaset kurumunun kendi içinde FETÖ'ye bulaşmış kişileri tasfiye etmesi lazım. Elbette bu örgüt yapısı itibarıyla kripto bir örgüt. Gizlilik esas, her türlü kılığa girerek yeri geliyor Marksist, yeri geliyor muhafazakar, yeri geliyor seküler görünümlü ama baktığınızda bu örgütün bir üyesi. Bu örgütün kripto özelliği sebebiyle 'Biz hepsini temizledik. Siyaset kurumunda, devlet kurumunda tüm FETÖ'cüler bunlardır' diye bir rehavete kapılamayız. Çünkü örgütün kendisi takiye üzerine kurulmuş."

Adalet Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi önemli kurumlara sızma girişiminin FETÖ'nün temel yaklaşımı olduğunu belirten Gül, "(Avukat tutmayın, hakim, savcı tutun) diye yetiştirilen bir örgüt. 4 bin hakim, savcı ihraç edildi. HSYK'nın titiz soruşturmaları devam ediyor. 'Hepsini temizledik, bu kadar' diye bir rehavete kapılamayız." dedi.

Bakan Gül, "Mor Beyin" olayına değinerek, "FETÖ ile irtibatı olmasa bile bir şekilde bulaştırıp, onları suçlu şeklinde ortaya çıkarınca, toplumda FETÖ yargılamalarına da güven azalıyordu. Yargı makamları büyük bir titizlikle, FETÖ'nün amaçlarını da ellerinden alacak şekilde gerçek suçluları ortaya çıkarmış, masumları da ayıklamıştır. Masum hiç kimse haksız yere ceza almamalı ama hiç kimse de hak ettiği cezadan kurtulmamalı." diye konuştu.

Yargıya güvenin artması için yapılan çalışmaları anlatan Gül, "Daha önce yaşadığımız kötü örnekler, özellikle FETÖ'nün yargıyı ele geçirecek bir kudret olarak görme yaklaşımının sonuçları yargıya güveni azalttı. FETÖ'nün tasfiyesinden sonra yeni bir inşa dönemine girilmesiyle yargıya güvenin artacağına inanıyoruz." dedi.

"120 bin dava ara bulucuyla sonuçlandı"

Yargıdaki iş yüküne değinen Bakan Gül, yaklaşık 11 milyon ceza hukuk dosyasının bir yılda hakim ve savcıların önünden geçtiğini, bu dosyaya 21 bin hakim ve savcının baktığını ifade etti.

Bu iş yükü fazlalığından dolayı da yargıya güvenin azaldığını belirten Gül, şunları kaydetti:

"Bir sene sonraya duruşma günü alındığınız bir yerde karar ne zaman çıkacak? Bu konuda sayı itibarıyla önemli mesafeler aldık. Yargıya intikal eden dosyayı azaltmak önemli bir strateji. Nasıl olacak peki? Mahkeme dışı yollarla, ara buluculuk, uzlaşma yolları. Ara buluculuk uygulamasıyla bazı konuların yargıya gelmeden anlaşılması yolununda önemli adımlar attık. İş davalarında 120 bin dava açılmadan iki tarafın anlaşmasıyla sonuçlandı. Yüzde 60 dosya dava açılmadan anlaşmayla sonuçlandı.

1 Ocak itibarıyla ticari davalarda da ara buluculuğu gündeme getiriyoruz. Yaklaşık 200 bin dosya mahkemeye gelmeden taraflar masaya oturacak. Bunu daha da geliştirmeyi düşünüyoruz. Ceza davaları da savcılık ve asliye cezaya konu olmadan, taraflar bir araya gelip, iki taraf da memnun bir şekilde anlaşıyor. Bu uzlaştırma, ara buluculuk süreçlerini yaygınlaştırmayı hedefliyoruz."

Elektronik tebligatın da bu süreçlerden biri olduğunu belirten Gül, "Elektronik tebligat da 1 Ocak itibarıyla yürürlüğe girecek. Yaklaşık 40 milyon adli tebligat, posta aracılığıyla adresinize geliyor. Avukatlar ve kurumlara tebligat 1 Ocak itibarıyla elektronik yolla gelecek. Ama ben vatandaş olarak talep edersem, bana elektronik tebligat da gelecek. Mahkemeden, belediyeden ya da herhangi bir kurumdan tebligat cep telefonunuza geliyor. Mail adresi veriliyor aynen TC kimlik numarası gibi. Oraya tebligat yapıldı, sistem kendisine ulaştığını görüyor. Gördükten 5 gün sonra tebligat yapılmış sayılıyor. Böylece tebligat yapılmadan hak kayıplarının önüne geçilmesi önlenecek. Vatandaşlar için talebe bağlı ama kurumlar için zorunlu. " diye konuştu.