Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

Türkiye ve Libya'nın imzaladığı mutabakat muhtırasına dair soruya Çavuşoğlu, "Yunanistan'ın ve bazılarının iddiasına göre, şu anda Libya'daki 'Suheyrat Anlaşması' ile yetkilendirilen hükümet böyle bir anlaşma imzalayamaz. Bu anlaşmaya göre, şu anda uluslararası sistemde meşru olan Serrac Yönetimi, hükümetler arası anlaşma imzalayamayabilir ama mutabakat zaptı imzalar. Dolayısıyla Yunanistan'ın ve bazı ülkelerin bu konudaki iddiaları doğru değildir." yanıtını verdi.


Grafik: Murat Usubaliev

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı mutabakat zaptının deniz yetki alanlarının belirlenmesine yönelik olduğunu hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her zaman şunu söylüyoruz: 'Akdeniz'de Yunanistan dahil, Rum kesimi hariç, Rum kesimini tanımadığımız için 'hariç' diyoruz, tüm ülkelerle buna benzer anlaşmalar, mutabakat zabıtlarını imzalayabiliriz. Herkesle iş birliği yaparız. İmzaladığımız anlaşma, uluslararası hukuka uygundur ve Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının korunmasına yöneliktir. 

Son zamanlarda Yunanistan ve bazı bölge ülkeleri, bu anlamda Türkiye'yi yalnız bırakmaya çalışıyorlardı. Bu mutabakat zaptıyla biz de karşı hamlemizi tabii ki yaptık ve kıta sahanlığımızın içindeki haklarımızı kesinlikle koruruz. Kıta sahanlığımızın batı sınırlarını bu şekilde belirlemiş olduk. Kiminle belirlemiş olduk? Libya ile. Libya eğer bizimle iş birliği yapmak isterse, onların şu anda belirlediği kıta sahanlığı içinde de ortak çalışmalar yapabiliriz. Sismik araştırma, sondaj çalışmaları yapabiliriz."

"Kıta sahanlığımızın içinde bizden izinsiz kimse çalışma yapamaz"

Libya ile imzalanan mutabakat zaptının uluslararası hukuka uygun olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, Yunanistan veya AB'nin uluslararası hukuku ilgilendiren bu konularda bir mahkeme gibi davranmasının uygun olmadığını söyledi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin kendi kıta sahanlığında istediği çalışmayı yapacağını, önceliğin egemenlik haklarının ve ulusal çıkarların korunması olduğunu vurgulayarak, Karadeniz'de de benzer araştırmaların yapılmasının öngörüldüğünü anlattı.

Bakan Çavuşoğlu, "Öncelikle, kıta sahanlığımızın içinde bizden izinsiz kimse bu tür çalışma yapamaz. Olursa engelleriz tabii ki." dedi.

"Dayatmayla bir yere varılamayacağını ABD Kongre üyelerinin anlaması gerekiyor"

ABD Kongresindeki olumsuz havanın farkında olduklarını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin F-35'lerin ortağı olduğunu ve F35'lerin S400'lerle bağlantısının bulunmadığını da vurguladı.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin ilişkilerde egemenlik haklarına müdahaleye izin vermediğini belirterek, "Türkiye'yi baskı altında tutmaya çalıştıklarını görüyoruz. Barış Pınarı Harekatımızdan dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını da görüyoruz. Çünkü kendi emellerine ulaşamadılar." diye konuştu.

F-35 ve S400'lerle ilgili ABD ile devam eden süreçte Türkiye'nin yapıcı yaklaşımlarda bulunduğuna işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Biz her türlü yapıcı yaklaşımda bulunuyoruz. Ama bir konu var ki, o da kırmızı çizgimiz. Biz egemenlik haklarımıza müdahale etmelerine izin vermiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, Washington ziyaretinde gerek senatörlere gerekse diğer görüşmelerde Türkiye'nin egemenlik haklarına müdahale etmelerine izin vermeyeceğini net bir şekilde söylemiştir. Biz herkesle çalışmak istiyoruz ama bu tür dayatmayla bir yere varılamayacağını Kongre üyelerinin de anlaması gerekiyor."

"(ABD'den yaptırım kararı gelirse) Gündeme İncirlik de Kürecik de gelir"

Bakan Çavuşoğlu, "ABD ile kriz neticesinde ABD Kongresinden yaptırım kararı çıkarsa, Türkiye'nin adımları ne olabilir? İncirlik'in statüsü gündeme gelebilir mi?" şeklindeki soru üzerine şu ifadeleri kullandı:

"İncirlik de gelir Kürecik de gelir, her şey gelir. Kötü senaryoyu varsayımlar üzerine konuşmak istemiyoruz. Kongrenin karar alması yetmez. Yönetimin alacağı karar önemlidir. CAATSA içinde 12 madde var. Yönetim hangisini seçecek? Türkiye aleyhine bir karar çıkarsa bu konuda Trump yönetiminin bunu uygulama konusunda yetkisi nedir? Bunlara bakmak lazım. Sonuçta en kötü senaryoyu düşünürsek milletimizin taleplerini de değerlendiririz, o zaman karar veririz. Tüm alternatifler değerlendirilir."

"Sondaj ya da sismik araştırmaları engelleme hakkımız var"

Libya ile deniz yetki alanlarının belirlenmesine ilişkin imzalanan mutabakat zaptını ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığını harita üzerinde anlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin daha önceki kıta sahanlığı içindeki parsellerini, Rum kesiminin ruhsat verdiği alanları, Türkiye'nin sondaj çalışması yaptığı 7. parseli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) ruhsat verdiği alanları gösterdi.

Çavuşoğlu, Libya'nın yeni belirlediği kıta sahanlığına da işaret ederek, haritada belirtilen batı sınırlarının da belli olduğu Türk kıta sahanlığını anlattı.

"Eğer bizden izinsiz herhangi bir araştırma için girmeye çalışan olursa, o zaman askeri tedbirler dahil olmak üzere, engellemek kararlılığında mıyız?" sorusuna Çavuşoğlu, "Elbette. Sondaj ya da sismik araştırmadan bahsediyoruz. Engelleme hakkımız var." yanıtını verdi.

"(Asker gönderilmesi) Libya'dan talep gelirse değerlendiririz"

Çavuşoğlu, Libya'ya asker gönderilmesinin söz konusu olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, Libya'da BM'nin tanıdığı Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) meşru olduğunu ve Türkiye'nin de Libya ile ilişkilerini meşru yönetim üzerinden sürdürdüğünü söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mutabakat zaptını imzalarken aynı zamanda askeri ve güvenlik anlaşmasını da mutabakat zaptını da imzaladık. Bu neyi içeriyor? Eğitim, öğretim, teknik bilgi paylaşımı gibi alanları kapsıyor. Asker göndermeyle ilgili konuda ise zaten Sayın Cumhurbaşkanımız başkomutan olarak kendisine yöneltilen bir soruya cevaben, 'Eğer Libya hükümeti böyle bir talepte bulunursa bunu değerlendiririz' dedi. Böyle bir talep henüz Libya'dan gelmemiştir. Libya'dan gelirse tabii ki uluslararası hukuk ve Libya ile olan ikili anlaşmalarımız çerçevesinde Türkiye bunu değerlendirebilir."

"Rus pazarı olabilir, diğer alternatifler olabilir"

Türkiye-ABD ilişkilerinde "F35'ler konusunda olumsuz bir tablo olur da bize bunları satmayı, vermeyi reddederlerse o takdirde Türkiye'nin elindeki koz ne olabilir?" şeklindeki soru üzerine Çavuşoğlu, Türkiye'nin hava savunma sistemine olduğu gibi, savaş uçaklarını yenilemeye de ihtiyacı olduğunu dile getirdi.

Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"En kötü senaryoyu konuşuyoruz, F35'i alamazsak bu sefer alternatiflere bakmak durumundayız. Tıpkı Patriot ve diğer sistemleri müttefiklerimizden uzun süre çaba sarf etmemize rağmen alamadığımız için diğer arayışlara girdiğimiz gibi. O arayışlar neticesinde de teknoloji ve fiyat bakımından orta ve uzun vadede teknoloji transferi dahil, tüm açılardan en uygun teklif Rusya'dan geldiği için S400 aldık." 

"F35'lerin alternatifinin yine Rus pazarı olup olmayacağı" yönündeki soruya ise Çavuşoğlu, "Rus pazarı olabilir, diğer alternatifler olabilir." cevabını verdi.

"ABD'nin YPG'ye öyle veya böyle verdiği her yardım suçtur"

Çavuşoğlu, ABD'nin Suriye'de terör örgütü YPG ile iş birliğinin devam ettiğini, ABD askerlerinin petrol kuyuları etrafında bulunduğunu belirterek, "Petrole sahip çıktıklarını söylüyorlar. Belki de orada Suriye halkına ait olan petrol kaynaklarından elde edilecek hukuk dışı gelirle finanse edecekler. Orasını net bilmiyorum." diye konuştu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD halkının parasını YPG'ye verilen yardımlara harcamak istemediğini vurgulayan Çavuşoğlu, ABD'nin güvenli bölgenin büyük kısmından çekildiğini ifade etti.

Çavuşoğlu, "ABD'nin YPG'ye öyle veya böyle verdiği her yardım, esasen bir suçtur. Bu terörizmin finansmanına girer. O nedenle ABD, YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu kabul etmesine rağmen belgelerde yer almasına karşı çıkıyor." diye konuştu.

ABD ve Rusya'nın Türkiye'yle vardıkları mutabakatın gereğini yerine getirmesini beklediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin güvenli bölgede karşısına çıkan terör unsurlarını yok ettiğini bildirdi. 

Çavuşoğlu, Rusya'nın da YPG'nin bu bölgeden çekilmesi için talimat verdiğini, Putin'in, "Teröristler çekilmezse biz geriye çekiliriz. Siz Türkiye olarak onları bölgeden temizlersiniz. Bu hakkınız var." dediğini aktardı.

"Rusya ile ortak operasyon olabilir mi?" sorusuna Çavuşoğlu, "Rusların YPG'ye yönelik ortak operasyona gireceğini tahmin etmiyorum." karşılığını verdi.

NATO savunma planları eş zamanlı yayımlanacak

Çavuşoğlu, NATO'da Baltık ülkeleri ve Polonya için hazırlanan savunma planları konusunda Türkiye'nin taviz verip vermediği sorusu üzerine, bu konuda yanlış anlaşılma olduğunu söyledi.

NATO savunma planlarında doğuda Rusya'nın tehdit görüldüğünü, güneyde Türkiye için terör tehditleri bulunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, NATO'ya ait istihbarat belgeleriyle ortaya çıkan raporlarda, YPG/PKK'nın Türkiye'ye yönelik tehdit olarak bulunduğunu vurguladı.

Çavuşoğlu, savunma planının yayımlanması için askeri komite ve NATO Konseyinden geçmesi gerektiğini, iyileştirilmesi için tekrar askeri komiteye gittiğini daha sonra Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığınca (SACEUR) yayımlandığını belirterek, "Önemli olan güvenliğin bölünmezliğidir. Türkiye'nin güvenliğiyle Baltıkların ve İskandinavların güvenliği eşittir." dedi.

Türkiye için hazırlanan savunma planının yayımlanma aşamasında ABD ve bazı ülkelerin itirazına maruz kaldığını hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin de güvenliğin bölünmezliği ilkesinden hareketle Baltık ve Polonya'ya yönelik planı yayımlanma aşamasından önce bloke etmek zorunda kaldığını söyledi. 

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bu bizim teklifimiz üzerine değil. NATO'nun bizzat kendi tespitiyle YPG/PKK, bu raporlara ve savunma planına girdi. Bizimki yayımlanma aşamasında bekliyor ama Baltık ve Polonya'nınki Konsey aşamasındaydı. Konsey aşamasında izin verdik. Şimdi hem Baltık ülkelerinin hem bizim planımız aynı odada yayımlanmayı bekliyor. Bizimki yayımlanmadan diğeri de yayımlanmayacak. Burada bir taviz yoktur, küçük bir jest vardır. İkisi eş zamanlı yayımlanacak."

"Çıkarlar örtüşürse niye olmasın"

Akdeniz'de deniz yetki alanları sınırlandırması konusundaki soru üzerine Çavuşoğlu, Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum yönetimi hariç Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerle anlaşabileceğini, Rum kesiminin Kıbrıs Türk halkıyla, Yunanistan'ın da Türkiye ile iş birliği arayışı içinde olması gerektiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, Suriye'de yönetim bulunmadığı için bir anlaşmanın şu anda imkansız olduğunu, Mısır ile de halklar arasında sorun olmamasına rağmen yönetimle sıkıntılar yaşandığını ifade etti.

Bakan Çavuşoğlu, Mısır ile anlaşma ihtimali konusunda, "Yarın çıkarlar örtüşürse niye olmasın. Şartlar oluştuğu zaman Akdeniz etrafındaki ülkelerle çalışırız, ortak bir noktaya gelirsek anlaşmaları imzalarız." dedi.

"Ege'deki adaların Türkiye'yi hapsetmesine izin vermeyiz"

Yunanistan ile Ege'deki sorunları aşabilmek için istikşafi görüşmeler başlatıldığını ancak bunun Çipras yönetiminde devam etmediğini anımsatan Çavuşoğlu, Yunanistan'ın hazırlattığı Seville haritasının Atina yönetiminin niyetini gösterdiğini söyledi. 

Çavuşoğlu, Türkiye'nin kalıcı diplomatik çözüm istediğini, Yunanistan'ın tek taraflı adımlarını kabul etmeyeceğini vurgulayarak şunları kaydetti:

"Meis Adası'nın hemen karşısındaki Antalya ve Kaş'ın ya da Ege'deki küçük adaların Türkiye'yi o bölgeye hapsetmesine müsaade etmeyeceğimizi tarihten bu yana ortaya koyuyoruz. Yunanistan, bizimle anlaşmaya varsa biz buna hazırız. Oturur konuşuruz. Biz gerginlikten yana değiliz. Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızdan yanayız."