Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Alman Arkeoloji Enstitüsünün Bergama Antik Kenti'nde yürüttüğü geniş çaplı kazı çalışmaları her yıl yeni buluntularla Antik Çağ dünyasına ilişkin yeni bilgiler sunuyor.

Antik kentte sürdürülen kazılar sırasında 2 bin 200 yıl önce Bergamalılar tarafından kullanılmış kent surları içinde 5, dışında 3 dini alan bulundu. Bu alanlarda çok sayıda "bereket tanrıçası" ya da "ana tanrıça" olarak bilinen Kibele'nin heykelcikleri çıkarıldı.

Kibele heykelciklerine Bergama Antik Kenti ve çevresinde son dönemde daha sık rastlanması, yerel halkın inanç sistemine de ışık tutuyor.

Arkeoloji kaynakları, elde edilen bu bulguların, Athena Tapınağı gibi Yunan tanrılarına adanmış gösterişli dini yapıların bulunduğu antik kentte halkın, doğal alanlarda dini ayinler düzenlediği ve Anadolu tanrıçası Kibele adına adaklar sunduğu görüşünde.

Şehir içinde kutsal alanlar tespit edildi

Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Felix Pirson, Bergama kazısının, Türk ve Alman ortak projesi olduğunu, 100'den fazla bilim insanının proje kapsamında çalıştığını söyledi.

Arkeologdan mimara birçok kişinin Türk-Alman dostluğuyla önemli tarihi çalışmalara imza attığına dikkati çeken Pirson, şu bilgileri verdi:

"Birkaç yıldır bölgedeki kutsal alanlar üzerinde çalışıyoruz. Şehir alanı içinde kutsal alanlar tespit ettik. Bu da sürpriz oldu. Çünkü genelde Kibele figürinini şehir dışında ve çevrede buluyorduk. Figürinleri bulduktan sonra o bölgelerde kazı çalışmalarını derinleştirdik. Yeni bulunan heykelcikler dönemin dini inancı konusunda bize çok bilgi veriyor. O dönem Zeus, Athena gibi tanrılar resmi kült ancak doğal kutsal alanlarda ortaya çıkarılan heykelcikler halkın inancını bize söylüyorlar. Bergama'da günümüzden 2 bin 200 yıl önce çok geniş din yelpazesi var ve insanlar farklı tanrılara inanıyor. Mezarlar, doğal alanlar ve şehir merkezinde tespit edilen kutsal alanlardaki Kibele heykelcikleri halkın genellikle Anadolu bereket tanrıçasını tercih ettiğini ortaya çıkarıyor."

Mağaralarda tapınma da yaygın

Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güler Ateş ise tanrıça Kibele'nin heykelciklerine daha önce Bergama'da rastladıklarını ancak son dönemde sayılarında artış olduğunu söyledi.

Çok sayıda bulunan yeni figürinlerin halk için Kibele'nin önemini bir kez daha kanıtladığını anlatan Ateş, "Helen kenti olma iddiasındaki bir kentin içinde ve çevresinde, dağlarında, tepelerinde, su kaynaklarında, mağaralarda, çok sayıda kutsal alanda Kibele heykelcikleri tespit ettik. Sıradan halk için en önemli inanç oydu" dedi.

Görkemli sunaklar varken insanların mağaralara gidip tapındığını aktaran Ateş, şöyle konuştu:

"Kibele figürinleri, kutsal yerlerde, el değmemiş doğal alanlarda, kayalıklarda, su kaynaklarında, mağaralarda karşımıza çıktı. Bunlar, atölyelerde yapılan halkın satın alabileceği küçük adak eşyaları. Pahalısı da ucuzu da var. Bu adak eşyalarını satın alanlar, kap kacağıyla birlikte dini bayramlarda doğal alanlara gidiyordu. Kurbanlar kesiliyor, ibadetler yapılıyordu. Birkaç gün dualarını yapıp adakta bulunduktan sonra kap kacağını kırıyor, Kibele figürinlerini bırakıyor ve yaşadığı yere dönüyordu"

Ateş, özellikle Bergamalı kadınların çocuk sahibi olabilmek için Kibele'ye adaklar sunduğunu söyledi.

Bölgedeki Kibele buluntularına ilişkin hazırladıkları makalelerin uluslararası arkeoloji dünyasında da ilgiyle karşılandığının altını çizen Ateş, "Resmi inançlar değişse de insanların kalbinde ana tanrıça, bereket, toprak ana kültü yaşamaya devam etmiş. Kadının varlığı ve doğayı simgelemesi Anadolu'da çok güçlüydü." diye konuştu.