Dağlık bir arazide yer alan ve tarım alanları oldukça sınırlı olan Bayır köyünde yüzlerce yıldır en önemli geçim kaynağını üzüm ve pekmez üretimi oluşturuyor. Köylüler, kayalıklar arasında kazma kürekle düzenledikleri küçük alanları üzüm bağı yaparak geçimini sağlıyor.

Son yıllarda bağlarında görülmeye başlanan hastalık nedeniyle verimin düşmesi üzerine alternatif ürün arayışına giren köylüler için son dönemde yaygınlaşmaya başlayan kiraz üretimi umut oldu.

Çevre ilçelerden 20 yıl önce getirilen birkaç fidan ile köyde üretilmeye başlanan kiraz, kalitesi ve aromasıyla ihracatçıların da dikkatini çekiyor.

"BİR KİLO BİLE KİRAZ YETİŞMİYORDU"

Bayır köyü Muhtarı Ahmet Esen, Toros Dağları üzerinde kurulu, Karaman'a 70 kilometre uzaklıktaki köylerinin üzüm bağları ve pekmeziyle ünlü olduğunu söyledi.

Köyde tarım arazilerinin çok az olduğunu belirten Esen, "Burası adından da belli olduğu gibi bir bayırın yüzüne kurulmuş bir köy. Geçim kaynaklarımız üzüm ve hayvancılık. Yapacak başka bir şey yok. Hububat ancak kendi ihtiyacımız kadar yetişir. Üzüm bağlarımızın bakımını katır ve atlarla yaparız çünkü traktör girmez." diye konuştu.

Son yıllarda üzüm bağlarının kurumaya başladığını ve yeteri kadar ürün alamadıklarını anlatan Esen, şöyle devam etti:

"Köylüler alternatif ürün arayışı içine girdi. Yaklaşık 20 yıl önce Ermenek, Hadim ve Taşkent tarafından bazı vatandaşlar 3-5 kiraz fidanı getirerek yayladaki evlerinin önüne dikti. Zamanla tek tük kiraz bahçeleri oluştu. Yaylamızda hayvancılıktan başka bir şey yapmazdık. Keçi, koyun yayılırdı. Örnekleri başarılı olmaya başlayınca herkes atıl arazilerini düzenleyip kiraz bahçesi yaptı. Eskiden bir kilogram bile kirazın yetişmediği köyümüzde bu yıl bin tonun üzerinde kiraz üretimi oldu. Artık tüccarlar köyümüze kadar geliyor. Bir kiraz alım merkezi var. Bin ton kirazın yaklaşık 600 tonu ihraç ediliyor, diğer kısmı iç pazara gidiyor. Bu yıl kirazı 4 ila 5 lira arasında sattık. Çok kaliteli kiraz vardı. Köyden göç eden insanlarımız bile tekrar gelerek arazilerine kiraz bahçesi yaptı."

ARTIK GÖÇ VEREN DEĞİL ALAN BİR KÖY

Esen, eskiden birkaç çadırın olduğu yaylalarında artık 50 evin bulunduğunu, bölgenin mahalle olarak tescil edildiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaylamız 1600 ila 1900 rakım arasında. Havası temiz, toprağı bakir. Kiraz biraz geç olgunlaşıyor. Bizim köyümüz çalışkanlığıyla bilinir. Eskiden çevre köylere çalışmaya giderlerdi. Meyve toplama zamanında köyümüze komşu köylerden artık işçi geliyor. Hiç köye gelmeyen hemşehrilerimiz de hafta sonu gelmeye başladı. Birkaç gün köyde kalıp hem tanıdıklarına yardım ediyorlar hem de özlemlerini gideriyorlar. Çocukları yaylanın tadını çıkarıyor. Köyümüz 300 hane bir köy. Evlerden yaklaşık 100 tanesi boştu. Şimdi özellikle bahar ve yaz aylarında tüm evler doluyor. Göçenler geri gelip evlerini yeniden yaptırdılar ayrıca kiraz bahçelerinin çok olduğu yaylalara yapılan evleri saymıyorum bile. Artık göç vermiyoruz, göç alıyoruz. Gelecek yıllarda kiraz üretiminin artarak devam edeceğine inanıyorum. Çünkü kiraz yeni geçim kaynağımız. Para kazandıkça ilgi artıyor. Kısa sürede bölgenin en önemli kiraz merkezi olacağız."

Kirazda rekabet edebilmek için bilinçli üretim yapılmasının önemine vurgu yapan Esen, şunları kaydetti:

"Kiraz üretimini deneme yanılma yöntemiyle öğreniyoruz çünkü bilmiyoruz. Tüccar geliyor, 'bu kirazı almam, bu ilacı kullanmışsın, şurada hata yapmışsın' diyor. Biz de seneye o yanlışları yapmıyoruz. İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkilileri de son yıllarda eğitim vermeye başladı. Biz de fırsat buldukça yetkililere danışıp, bilinçli üretim yapmaya çalışıyoruz."