Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), "7 Şubat MİT kumpası"na yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Büro Amir Yardımcısı Ayhan Albayrak, ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün, 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı ve bazı MİT görevlilerini ifadeye çağırmasıyla kurduğu kumpas üzerine başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Büro Amir Yardımcısı Ayhan Albayrak gözaltına alındı. Şüpheli Albayrak, gözaltı işlemlerinin ardından savcılıkça, tutuklanma talebiyle hakimliğe sevk edildi.

Nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, ifadesini aldığı Albayrak'ın, ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan tutuklanmasına hükmetti.

Böylece soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 15'e yükseldi.

"FETÖ'nün hükümete karşı ilk operasyonu 7 Şubat'tır"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün, 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı ve bazı MİT görevlilerini ifadeye çağırmasıyla kurduğu kumpas üzerine başlatılan soruşturmada, aralarında FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, örgütün sözde "MİT imamı" Murat Karabulut, eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Serdar Bayraktutan, Oğuzhan Ceylan ve Erol Demirhan, eski savcılar Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar, gazeteci Mustafa Gökkılıç ile avukat ve eski MİT mensuplarının da aralarında bulunduğu 24 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmişti.

Aralarında başka suçtan tutuklu bulunan eski emniyet müdürleri ile gazetecilerin de bulunduğu 14 şüpheli, çıkarıldığı mahkemelerde bu dosyadan da tutuklanmıştı. Gözaltına alınan, içlerinde avukatlarında bulunduğu 3 şüpheli ise serbest bırakılmıştı. Bazıları firari olmak üzere diğer şüpheliler hakkındaki soruşturma ise sürüyor.

Savcılığın tutuklanan şüphelilere yönelik hazırladığı sevk yazısında, terör örgütünün kumpasına yönelik adımları tek tek anlatılmıştı.

Sevk yazısında, ''Türkiye Cumhuriyetinin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı MİT'in, terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi gösterilerek, MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması, evlerinde arama ve haklarında yakalama çıkarılması, üstelik bu işlemleri o tarihte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne ayarlayarak, nihai hedefi seçilmiş, meşru hükümeti devirmek olan, emniyet, MİT, yargıya yerleşmiş, o zamanki adıyla cemaat, şimdiki adıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı açıktan giriştiği ilk operasyondur." ifadeleri kullanılmıştı.

Sevk yazısında ayrıca şunlar kaydedilmişti:

"20 Aralık 2011 sabahı KCK basın komitesine yönelik operasyon kapsamında bir ajans bürosuna şüpheli polislerce baskın düzenlenmiş, basılacak yerler listesinde olmayan mekanda gözaltına alınanlardan biri de MİT'in irtibat elamanı olmuştur. Baskını öğrenen MİT görevlileri, 7 Şubat soruşturması olarak bilinen soruşturmada görevli özel yetkili savcı Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya (meslekten ihraç edildi) ile görüşmüş, MİT’in özel çalışması anlatılmış, konunun deşifre olması halinde pek çok MİT elemanın hayatının tehlike gireceği ifade edilmiş, MİT görevlileri gittikten sonraki gün MİT personeli hakkında teknik takip kararı aldırılmıştır.

MİT'in PKK/KCK yapılanması çalışması hakkında detay almaya çalışan şüpheli polislerce, müşteki M.Ö'nün, MİT'in bilgisi dahilinde ifadesinin alındığına ikna edilmeye çalışıldığı, bu ikna sırasında şüpheli polislerin ayarladıkları iki avukatın, M.Ö'ye MİT'ten geldiklerini beyan ederek, her şeyi anlattırdıkları, bu şekilde M.Ö'den 2 yıl büyük bir emek harcanan KCK yapılanmasına yönelik çalışmayı öğrendikleri, istihbarat elemanı M.Ö'nün aynı tarihli 46 sayfalık iki ifadesinin olduğu, alınan ilk ifadesinin çay döküldüğü gerekçesiyle imha edildiği, yeniden eklemelerle ifadesinin oldubittiye getirilerek taraflara imzalattırıldığı, M.Ö. savcılıktan serbest bırakılırken onun çizdiği şemanın paralel örgütün eline geçtiği anlaşılmıştır."