Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı açıktan giriştiği ilk operasyon olarak tanımlanan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı kamu görevlilerinin ifadeye çağrıldığı 7 Şubat 2012'deki "MİT kumpası"na ilişkin 14'ü tutuklu 15'i firari 34 sanığın yargılanmasına başlandı.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki salonda görülen duruşmaya, 6 tutuklu sanık ile avukatları katıldı. Farklı cezaevlerinde tutuklu olan aralarında Yurt Atayün'ün de bulunduğu 5 sanık, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşma salonuna bağlandı.

Duruşmada, MİT'i temsilen Hazine ve Maliye Bakanlığı avukatı da hazır bulundu.

Tutuklu sanıkları getiren jandarma personelinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında beyaz önlük giydiği, salondaki herkesin ise maske taktığı görüldü.

Dosyaya gelen evrakları okuyan mahkeme başkanı, aralarında Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy ve Erol Demirhan'ın bulunduğu 7 sanığın pandemi sürecinden dolayı duruşma salonuna gelmek istemediklerini içeren dilekçe gönderdiklerini söyledi.

Başkan ayrıca bir kısım sanığın pandemi sürecinde avukatlarıyla görüşemedikleri için savunmalarını hazırlayamadıklarını belirterek, süre istediklerini içeren dilekçe verdiklerini aktardı.

Mahkeme başkanı, MİT'i temsilen Hazine ve Maliye Bakanlığı avukatının mahkemeye sunduğu dilekçede, duruşmanın kapalı yapılması talebinde bulunduğunu söyledi.

Duruşmanın kapalı yapılması talebiyle ilgili sanıklara söz verildi. 

Salonda hazır bulunan bir kısım sanık, duruşmanın kapalı yapılmasını isterken, SEGBİS ile salona bağlanan sanıklar aleni olması talebinde bulundu. 

Avukatların bir kısmı kapalı, bir kısmı da açık duruşma olmasını istedi.

Taleple ilgili görüşü sorulan cumhuriyet savcısı da, milli güvenliği tehlikeye düşürecek hususların ortaya çıkması ihtimali nedeniyle duruşmaların kapalı yapılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, kamu güvenliğini tehlikeye sokabilecek belge ve bilgilerin ortaya çıkma ihtimali nedeniyle ilgili yasa gereği duruşmaların kapalı olarak yapılmasına, duruşma içeriğiyle ilgili yayın yasağı getirilmesine karar verdi.

Duruşma içeriğinin yayınlanması halinde suç duyurusunda bulunulacağına hükmeden mahkeme, taraflar dışındaki herkesi salondan çıkarttı.

Duruşma, kapalı olarak devam ediyor.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, emniyet ve yargı kurumlarının içine sızan FETÖ'cülerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Çözüm Sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i terör örgütü PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek, 7 Şubat 2012'de MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı görevlileri ifadeye çağırma ve yakalama kararı çıkarma şeklinde kumpas kurguladıkları belirtildi.

İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen sürece bakıldığında, FETÖ/PDY'nin nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç mücadelesine girdiği anlatıldı.

Bu kapsamda FETÖ'nün bazı kumpas davalarından örnekler verilen iddianamede şu ifadeler yer aldı:

"(Örgütün) Nihai hedefe ulaşmak için başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT Tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalarla geçildiği, örgüt tarafından gerçekleştirilen bu eylemlere 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması ile hız verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ'nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni yıkmaya yönelik ilk teşebbüstür."

Türkiye Cumhuriyeti'nin Çözüm Sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı MİT'i, PKK/KCK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması, evlerinde arama yapılması ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasının o tarihte Başbakan olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne denk getirildiğine vurgu yapılan iddianamede, "Bu şekilde kurgulanan operasyon, nihai hedefi seçilmiş meşru hükümeti devirmek olan emniyet, MİT ve yargı organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ/PDY'nin, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı açıktan giriştiği ilk operasyondur." görüşüne yer verildi.

FETÖ/PDY'nin, karşı olduğu Çözüm Sürecini engellemeye çalıştığı bildirilen iddianamede, bu doğrultuda, kapatılan İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığında savcı olarak görev yapan, sonraki süreçte FETÖ kapsamında ihraç edilen şüpheliler Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın, PKK/KCK soruşturması yürüttüklerine vurgu yapıldı.

İddianamede, Bayraktar ve Sarıkaya'nın, soruşturma kapsamında birden fazla şüpheli ile beraber dönemin MİT Müsteşarı MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personeli Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım ile Mustafa Özer hakkında "PKK/KCK'ya bilerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından soruşturma başlattıkları hatırlatıldı.

İddianamede, 13 Eylül 2011'de kamuoyunda "Oslo görüşmeleri" olarak bilinen ses kayıtlarının basına sızdırıldığı belirtilerek, 20 Aralık 2011'de müşteki Mustafa Özer'in soruşturma kapsamında MİT adına çalıştığı bilindiği halde evinde arama yapılarak gözaltına alındığı, sanık Bilal Bayraktar tarafından 23 Aralık 2011'de ifadesi alınan müştekinin aynı gün salıverildiği aktarıldı.

Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan Özer'in savcılık ifadesinin soruşturma dosyasında gizlilik kararı bulunduğu halde basına sızdırıldığı, hatta Taraf gazetesi web sitesinde müştekinin isim ve soy ismiyle birlikte fotoğrafının yayımlandığı anımsatılan iddianamede, bu şekilde Mustafa Özer'in, MİT adına çalıştığı deşifre edilerek PKK/KCK'ya hedef gösterildiği, can güvenliğinin tehlike altına girdiği kaydedildi.

"Başbakanın ameliyata geç girmesi ile kumpas bozuldu"

Söz konusu kumpas soruşturma ile örgüt mensuplarının, MİT ile ilgili kamuoyunda "PKK ile organize hareket eden teşkilat" algısı oluşturdukları, 7 Şubat 2012'de MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendilerinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin terör sorununu çözmek amacıyla başlattığı Çözüm Sürecini durdurmak için harekete geçtiğine dikkat çekilen iddianamede, 7 Şubat 2012'de saat 17.00'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ve 4 MİT görevlisini telefonla arayan savcının, "İfade vermek üzere makamıma bekliyorum." dediği belirtildi.

İddianamede, MİT yöneticilerinin, hükümetin ve Başbakanın terör örgütüne yardımla suçlanmak istendiği, Hakan Fidan'ın gözaltına alınması maksadıyla gayret gösterildiği, gözaltına alınmasıyla birlikte, "emri Başbakan'dan aldığı" algısıyla o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı anlatılarak, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilmesi ve Başbakanın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiğine işaret edildi.

Örgütün kumpasa ilişkin yaptığı toplantı ve toplantı öncesinde iki FETÖ'cü mahrem imamın Amerika'ya gittiğinin tespit edildiğine yer verilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi örgütün emniyet imamı "Kozanlı Ömer" kod adlı Osman Hilmi Özdil'in yardımcısı konumunda bulunan ve elebaşı Fetullah Gülen'le doğrudan görüşen firari sanıklar Çetin Özgür ve İlyas Şahin'in talimatı alma ve örgüt üyelerine iletmek üzere ABD'ye gittiklerinin belirlendiği anlatıldı.

İddianamede, örgüt elebaşından doğrudan alınan talimat sonrası örgütün emniyet ve yargı imamlarının ülkeye geri dönüşlerinin akabinde Ankara Kızılcahamam'da toplantı tertip edildiği belirtilerek, örgüt hiyerarşisi gereği FETÖ elebaşının talimatının emniyet birimlerine iletilmesinin örgütün "Marmara Bölge İmamı" olan "Arif" kod adlı sanık Ali Rıza Tekinkaya tarafından organize edildiği ifade edildi.

İddianamede, söz konusu toplantıya örgütün sözde emniyet, yargı ile MİT imamlarının katıldığının ve toplantıya katılanlar arasında Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastine ilişkin davada firari sanık olan Murat Tokay ve Ahmet Kılınçarslan ile ABD'deki Hakan Atilla davasının hakimi Richard Berckman'ı 2014 yılında İstanbul'da ağırlayan hukuk bürosunun ortağı Murat Karkın'ın da olduğunun belirlendiği aktarıldı.

İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, "13 Ocak 2012'de Diyarbakır DTP il binasında yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen Oslo'daki görüşmelere ait ses kayıtlarının olduğu harddiskleri FETÖ'nün yerleştirdiği" belirtildi.

İddianamede, "mağdur" olarak şu isimler yer aldı:

"61. Hükümet Başbakanı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümetin Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, o dönem MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personelleri Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu."

İddianamede, MİT personeli Mustafa Özer ise müşteki olarak yer aldı.

Haklarında dava açılan sanıklardan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, olay tarihinde örgütün yargı imamı olan İlyas Şahin, emniyet imamı Çetin Özgür, "MİT mahrem hizmetler imamı" Murat Karabulut, "Marmara bölge imamı" olan Ali Rıza Tekinkaya, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan, "emniyet mahrem imamları" Murat Tokay, Bekir Kalağası, Hüseyin Civan, Muhammet Bekar, Ramazan Yılmaz, MİT mahrem imamlarından Sunay Elmas, "Türkiye polis memurları ülke imamı" olan Kamil Bayram ve eski komiser Hüseyin Özkan ve avukat Murat Karkın firari durumda buluyor.

Dava kapsamında sanıklar Yurt Atayün, Faik Şaşmaz, Aykut Güçlü, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Deveci, Veli Tuluy, Nuh Mehmet Damgacı, Ayhan Albayrak, Ali Fuat Yılmazer, Oğuzhan Ceylan, Mustafa Gökkılıç ve Erkan Ünal tutuklu bulunuyor.

Davada, ayrıca başka suçtan tutuklu 5 sanık yer alıyor.

İstenen cezalar

İddianamede, aralarında FETÖ elebaşı Gülen'in de bulunduğu 15 sanık hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "gizliliğin ihlali" ve "nitelikli resmi belgede sahtecilik" suçlarından birer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl ile 53 yıl arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.

Diğer sanıkların da yine benzer suçlardan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 26,5 yıldan 45,5 yıla kadar ayrı ayrı hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianame ekinde yer alan belgelerin milli savunmaya ve milli güvenliğe ilişkin devlet sırrı olabilecek nitelikte belgeler olma ihtimali bulunduğundan devlet sırrı sayılmasına karar verip bu evrakların incelenmesinin ve belgelerden örnek alınmasının mahkeme heyeti haricinde kalan kişiler yönünden yasaklanmasına hükmetmişti.

Heyet ayrıca, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına müşteki sıfatıyla davetiye tebliğine oy birliğiyle karar vermişti.