557 yıllık geçmişi, her gün gelen ziyaretçileri, geleneksel ve modern ürünlerin satıldığı iş yerleriyle adeta yaşayan bir müze olan Kapalıçarşı, sadece İstanbul'un değil Türkiye'nin de en önemli kültür, tarih ve turizm mekanlarından biri olarak cazibesini koruyor.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik açıdan gerçekleştirdiği en önemli projelerinden olan Kapalıçarşı'nın temeli, 1461'de atıldı.
Estetik tasarımı sayesinde adeta dev ölçülü bir labirenti andıran çarşı, sadece İstanbul'un değil Türkiye'nin hem turizm hem de ticari anlamda çekim merkezi durumunda. 40 bin metrekare üzerine kurulan çarşıda, 2 bin 500'ü aşkın dükkan bulunuyor.
Osmanlı döneminde diğer çarşılardan ayrılması Çarşu-ı Kebir, yani Büyük Çarşı olarak anılan bu mekan, günümüzde yaşayan müze olarak da görülüyor.
İstanbul'a gelen ve alışveriş yapmak isteyen turistlerin ilk uğrak noktası olan çarşıda, halıdan çantaya, tekstil ürünlerinden altın ve gümüş takılara, antikalardan çinilere ve hediyelik eşyalara kadar her şey satılıyor. Çarşıda, yeme içme alanında hizmet eden mekanlar da bulunuyor.
Birçok medeniyetin kütür ve sanatının yer aldığı, Ahilik kültürünün halen yaşatılmaya çalışıldığı çarşıda, konserler ve defileler de düzenlenirken, zaman zaman dizi ve sinema filmleri de çekiliyor.
Kapalıçarşı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, çarşıyla ilgili bilgi verdi.
Dedesinin 1918'de Kapalıçarşı'da açtığı halıcı mağazasını işleten 89 yaşındaki Şemsettin Şengör, ilk 6 yaşında girdiği dükkandan bir daha çıkamamış.
Çarşıda "Gramofon Baba" olarak bilinen gramofon tamircisi 74 yaşındaki Mehmet Öztekin ise 6 yaşında babasına çıraklık yapmak için girdiği Kapalıçarşı'dan vazgeçemeyenlerden.