Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, bu açılışın stratejik öneme sahip olduğunu aktardı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin gölgesinde ramazan ayının son 3 gününe girildiğini belirten Erdoğan, "Hem yaraları sarmanın hem de bu zor günlerde milletimize umut olmanın müjdeli haberlerle umut aşılamanın çabasındayız. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizi ihmal etmeden yatırım ve kalkınma hamlelerimize hız veriyoruz. Durmak yok, yola, yatırıma, hizmete, eser kazandırmaya devam diyerek milletimizi hayalleriyle buluşturmayı sürdürüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi finans alanında bir üst lige çıkaracak İstanbul Finans Merkezi'nin ilk etabının açılış heyecanını yaşadıklarını ifade ederek, dünyada da New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanında Dubai, Singapur, Hong Kong gibi sonradan bu listeye dahil olan önemli finans merkezlerinin de bulunduğunu anımsattı.
"Küresel finansın ağırlık merkezi giderek daha belirgin bir şekilde batıdan doğuya doğru kayıyor." diyen Erdoğan, "Bu çerçevede Asya ve Avrupa arasında artan ticari rekabet ile ülkemizin jeopolitik konumu, İstanbul'un önünde yeni fırsat pencereleri açıyor. Ülkemizi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme üzerine kurulu 'Türkiye Ekonomi Modeli' ile hedeflerimizi bir adım daha yukarıya taşıdık. Tarihi olarak doğu ve batı arasında hem coğrafi hem de ticari köprü görevi üstlenen İstanbul'un günümüzde finansal piyasalar arasında aynı bağı kurma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
İktidara geldikten bir kaç yıl sonra İstanbul'u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri haline getireceklerini müjdelediklerini dile getiren Erdoğan, "Ve getirdik. Şimdi de bu işin fiziki şartlarını oluşturduk." dedi.
Erdoğan, girişimleri sırasında engellerle karşılaştıklarına vurgu yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kimlerle mücadele etmedik ki? Kimlerle bu işin kavgasını vermedik ki? 'Merkez Bankasını İstanbul'a taşıyacağız' dedik, önümüze çıktılar. 'Ziraat Bankasını İstanbul'a taşıyacağız' dedik, önümüze çıktılar. Ne yapmadılar ki? Vakıf Bank için aynı şeyi söylediler. Hepsi için aynı şeyi söylediler. Çünkü bunların kadim medeniyetimizden, tarihimizden haberleri yok. Türkiye'de finansın tarihinde neler olduğunu bunlar bilmiyor ve tarihte İstanbul nasıl bu ülkenin bir finans merkeziyse işte şimdi de yeniden bu finans merkezi olma görevini üstleniyor."
"Türkiye'yi küresel bir finans merkezi haline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir proje"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezin, Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkeyi küresel bir finans merkezi haline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir proje olduğunu söyledi.
İnşasına 2013'te başladıkları projeyle Merkez Bankası, kamu bankaları ve borsa dahil, ülkenin lokomotif kuruluşlarını İstanbul'a taşımaya karar verdiklerini anlatan Erdoğan, böylece toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkenin ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdiklerini ifade etti.
Erdoğan, bu merkezin aynı zamanda çevreye saygılı, doğa dostu, sıfır atık uyumlu özellikleriyle de örnek bir proje olduğunu aktararak, "Türkiye'nin ilk eser sözleşmesine dayalı yeşil kira sertifikasının ihracıyla elde edilen 600 milyon lira değerindeki fonu, projemizdeki çevre dostu yeşil binalarla kullanıyoruz. İstanbul Finans Merkezi'miz toplam alanı 1,4 milyon metrekareyi bulan 21 ofis binasıyla, 100 bin metrekarelik alışveriş merkeziyle, 2 bin 100 kişilik kongre merkeziyle, oteli ve 26 bin 500 araçlık otopark kapasitesiyle, akıllı şehir modeliyle, daha pek çok özelliğiyle iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecektir." değerlendirmesini yaptı.
"Yatırım çekme potansiyelimizi artıracak"
İstanbul'un Avrupa Yakası'ndan sonra Anadolu Yakası'nın da ayrı bir zenginliğe kavuştuğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"İstanbul Finans Merkezi, yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamalarıyla çok geniş bir yelpazede ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu merkez, 3 kıtanın buluşma noktası olan İstanbul'da yeni bir finansal ekosistem oluşturacaktır. Farklı illerimize ve şehrimizin farklı yerlerine dağılmış olan kurumlarımızın bir araya gelmesi, bu ekosistemin oluşmasının ilk adımıdır.
Tüm bunların yanı sıra İstanbul Finans Merkezi, uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır. Tasarrufları yeni finansal araçlara yönlendirmek suretiyle ekonomiye kazandıracaktır. Büyük altyapı projelerinin finansmanı ile finansal istikrarın devamlılığını sağlayacaktır. Ayrıca ekonomide, öngörülebilirliğin ve istihdamın yükselmesine de ivme kazandıracaktır."
"Genç girişimcileri destekleyeceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi'nin özellikle Fintek (Finansal Teknoloji) ve katılım finans alanlarında küresel bir üs haline geleceğini düşündüklerini aktararak, "Geçtiğimiz aylarda yayınladığımız Katılım Finans Strateji Belgesi ile bu konudaki yol haritamızı belirlemiştik. İnşallah yakında milli Fintek Strateji Belgemizi de kamuoyumuzla ve finans sektörümüzle paylaşacağız. Alternatif finans araçlarını yaygınlaştırırken, finansal teknolojiler ve blokzincir teknolojileriyle ilgili çalışan, kendini bu alanda geliştirmek, yatırım yapmak isteyen genç girişimcileri de destekleyeceğiz ve onları yalnız bırakmayacağız." ifadelerini kullandı.
Ülkeye tüm bu katkıları yapacak olan merkezin 10 yıllık çetin bir mücadelenin, her aşaması zorlukla dolu 10 yıllık bir emeğin ürünü olduğunun altını çizen Erdoğan, ancak bu merkezin asıl değerinin, ne kadar stratejik ve vizyoner bir proje olduğunun, önümüzdeki yıllarda çok daha iyi anlaşılacağını anlattı.
İstanbul Finans Merkezi ile Türkiye'nin yıllardır dışlandığı bir alanda "artık ben de varım" diyebilme iradesi ve cesareti gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, Türk ekonomisini, finans sektörünün lokomotifliğinde hızla büyütecek bu merkezin ülkeye hayırlı olmasını dileyerek, tasarım aşamasından bugünlere gelmesine kadar İstanbul Finans Merkezi'nde emeği geçen Türkiye Varlık Fonu ve Emlak Konut başta olmak üzere herkesi tebrik etti.
"Sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 14 Mayıs'ta yapılacak bir seçim sürecinin içinde bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:
"27 gün sonra sandıklara gidecek, hem kendimizin hem evlatlarımızın hem de Türkiye'nin geleceğine dair çok kritik bir karar vereceğiz. Sadece adaylar, sadece siyasi partiler ve ittifaklar arasında değil, aynı zamanda iki farklı anlayış arasında da mühim bir tercih yapacağız. Biz milletimizin tercihinin son 21 yıldır olduğu gibi yine eser, hizmet ve yatırım siyasetinden yana olacağına inanıyoruz. Ülkemizin son 21 yıldır inatla, sabırla ve istikrarla sürdürdüğü ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır.
Özellikle 2002 öncesi Türkiye'yi bilen insanlarımız mücadele ederek, gerektiğinde bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik ve ekonomik kazanımlarından geriye gidişe asla müsaade etmeyecektir. 14 Mayıs'ta inşallah bir kez daha milli irade tecelli edecek, aziz milletimiz 'Bismillah' diyerek Türkiye Yüzyılı'nı başlatacaktır. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan, meydanların dilini okuyan bir siyasetçi olarak Allah'ın izniyle sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum."
"Muhalefetin Türkiye'yi yönetebilecek hiçbir vizyonunun olmadığı ortaya çıkmıştır"
Sonuçtan bağımsız olarak, bir hususu daha ifade etmek istediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Seçim dönemleri siyasetçilerin, siyasi partilerin ve ittifakların kantara çıktığı günlerdir. Bugünler bir nevi herkesin heybesinde ne varsa ülkenin geleceğine dair ne tür hedefi ve vizyonu varsa ortaya döktüğü zamanlardır. Millet bu dönemde siyaset kurumuna kulak kesilir, vaatlerini ölçüp tartar, herkesin çapı, kapasitesi ve ufku hakkında bir kanaat edinir. Böylece gelecek 5 sene boyunca kim ve hangi zihniyet tarafından yönetileceğine karar verir. Seçim tarihinin ilan edildiği günden bu yana geçen süre, hem ülkemiz ekonomisiyle hem de muhalefetin durumuyla ilgili bazı gerçekleri gözler önüne sermiştir. Üzülerek ifade etmek isterim ki muhalefetin Türkiye'yi yönetebilecek, ülkemizi hedeflerine, milletimizi de hayallerine ulaştıracak hiçbir vizyonunun olmadığı bu arada ortaya çıkmıştır. Bu süreç aynı zamanda 2002 öncesinde ülkemizin neden geri kaldığını, neden ülkemizde hizmet ve eser kıtlığı yaşandığını, neden milletimizin yıllarca yokluğa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edildiğini de göstermiştir."
"300 milyar dolar İngiltere'den getirecekmiş"
Erdoğan, tespitlerini haklı çıkartacak pek çok vahim örnek olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Her şeyi bedava verme, Batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenme, IMF reçetelerine teslim olma gibi gerçek dünya ile ilgisi olmayan, sayısız abuk sabuk vaadi burada konuşmaya değer bulmuyorum. Düşünebiliyor musunuz? 300 milyar dolar İngiltere'den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle filan da görüştü, anlaştı. Onlar ona havada, karada sözler verdiler. O da o sözleri aynen geldi buraya aktarıyor.
Şimdi burada finans sektörünün ileri gelenleri var. Acaba sizler böyle bir şeye inanıyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Mümkün mü? 20 yıl bu ülkede Başbakanlık yaptım, Cumhurbaşkanlığı yaptım ama böyle bir safsata, böyle bir yalan, dolan, hile dünyanın hiçbir liderinde görmedim. Ama bu zavallı ne yazık ki, hayatında bir SSK var ki SSK'yı bu batıran değil mi? Rahmetli Savaş Ay, hayatta olsaydın da tekrar bunları şöyle bütün millete bir gösterseydin."