Türkiye demokrasi tarihinin kara lekesi 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 44 yıl geçti.
12 Eylül 1980 sabahı tüm Türkiye tank sesleri ile uyandı. Güneşin aydınlattığı topraklara yıllarca etkisi devam eden bir karanlık çöktü.
Sabah saat 4’te radyolardan yükselen sesle Türk silahlı kuvvetlerinin yönetime el koyduğu ilan edildi. Parlamento lav edildi. Siyasi partiler kapatıldı, sıkıyönetim ilan edildi. Başbakan Süleyman Demirel başta olmak üzere liderler gece evlerinden alındı.
Tutuklanan Demirel ve Ecevit eşleri ile birlikte Hamzakoy’a, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş uzunda’ya gönderildi.
Dönemin genelkurmay başkanı Kenan evren başkanlığında kuvvet komutanlarından oluşan bir milli güvenlik konseyi kuruldu. Ülke uzun süre konsey kararlarıyla yönetildi.
3 yıl içinde darbenin ruhu tüm yasalara yansıtıldı. Siyasi yasaklar ve propaganda yasağı altında 7 Kasım 1982’de yeni anayasa oylaması yapıldı.
Sokaktaki sağ sol kavgası, 115. Turda sonuçlanmayan cumhurbaşkanlığı seçimi, siyasi cinayetler gibi darbeye zemin hazırlayan ortama dönüş korkusu etkili oldu. Anaysa yüzde 92 ile halktan onay aldı. Kenan Evren’de cumhurbaşkanı oldu.
Darbeden sonra 650 bin kişi gözaltına alındı. 230 bin kişi askeri mahkemelerde yargılandı. 7 bin kişi için idam istendi. 50 kişi idam edildi.
Darbecilerin yargılanmalarını engelleyen 1982 anayasasının geçici 15. Maddesi ancak 2010 yılında referandumla kaldırılabildi ve konsey üyeleri hakkında darbe suçlamasıyla dava açıldı.
Dava sonucunda Kenan evren ve Tahsin Şahinkaya ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm oldu ancak Şahinkaya’nın Evren’den 2 ay sonra 90 yaşında ölmesiyle dava Yargıtay aşamasında kesinleşmeden düştü.