“–Çoğu zaman:
يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ! ثَبِّتْ قَلْبِي عَلَى دِينِكَ
«Ey kalbleri hâlden hâle çeviren Allâh’ım! Benim kalbimi dînin üzere sâbit kıl!» diye duâ ederdi.” (Tirmizî, Deavât, 89/3522; Ahmed, IV, 182, VI, 91)
Arapça:
Anlamı: “Allah’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızâ-yı şerîfini kazanma husûsunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl!
Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; insanlar arasında küçük görülüyorum, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 2882; Hâkim, el-Müstedrek, I, 708/1931)
Türkçe Okunuşu: “Allahümme innî daîfun fe kavvi fî rıdâke da'fî ve huz ilelhayri binasiyetî vec'alil islâme münteha rıdaye. Allahümme innî daîfün fekavvinî ve innî zelîlün feizzenî ve innî fakîrün ferzuknî.”