Şikâyet ettiğimiz durumlar aslında başkalarının hayallerini süsleyen durumlar oluyor çoğu zaman.

Çok değil yaşarken farkına varamadığımız birçok eylem hemen sonrasında derin düşüncelere daldırıyor.

Acaba diyoruz, acaba kimin hayallerinde yaşattığı hayatı yaşıyoruz?

Bu düşünceleri derinlerimizde barındırmamıza rağmen dışavurumda üzüleceğimiz için gerçekleşmiyor olsa gerek.

Güne gülücüklerle başlamak elbette isteriz, istiyoruz da haklı olarak. Gidişata göre böyle olduğu da oluyor, aksi durumlar da yaşanıyor yaşanmasına.

Yaşıyoruz da günü, haftayı, ayı...

Nasıl geçiriyoruz fark edemeden zamanı, kavrayamadan bileklerinden öyle hızlı.

Şairin de dediği gibi "Kısa sürüyorsun hayat.” Hızlı ve kısa süren hayatımızda memnuniyetsizliğimiz en üst safhalarda seyrediyor. Durup ince şeyleri düşünmüyor, üzüldüğümüz olayları derinlemesine değerlendirip bir mutluluk gizini aramıyoruz.

Aslında acı çekme meyline kapılıyoruz.

Bütün sıkıntılarımıza bir önceki acımızı perde çekiyoruz.

Çok güzel bir yazı okumuştum.

Şöyle diyordu:

“Beğendiğimiz ayakkabı ayağımızı sıktığında büyüğüne bakıyoruz peki neden kilo aldığımızda bunun için üzülüyoruz ve bir beden büyüğüne bakmıyoruz?”

Okuduktan sonra fark ettim ki başkaları için, güzel görünme çabalarımız için veya başkalarının isteklerini kendi istek ve düşüncelerimizin önüne koyuyoruz.

Hayatımızı başkaları için yaşıyoruz ama hayat bizim hanemizden düşüyor. Günlerimizi ne kadar başkaları için yaşarsak o kadar kendimizden kaçarız.

Başkaları için yaşamak yerine başkalarının bizi olduğumuz gibi kabul edecek samimiyette olacak kişilerden kendi menfaatleri için değil bizim müsait durumlarımıza göre veya bizi zorlamadan sosyal hayatımıza saygı gösteren ve önemseyenlere harcamalıyız.

Sevgide aşırı, nezakette aşırı, hoşgörüde aşırı olmalıyız.

Paylaşmanın tadını bilenler olmalı çevremizde. Onlardan olmalıyız biz de. Manevi paylaşımları kendi maneviyatımızdan ayrılmadan duygusal hazzın en üst doyumuna ulaşarak yaşayalım.

Yaşamak anlam kazansın yaşadığımızın farkına varmak için kendimizi tanıyalım. Kendimizi sevelim, konuşalım kendimizle. Kendini bulamayan başkasına varamaz anlayışı içerisinde hayatımızı idame edelim.

Size sizi bulmanız temennilerimle,

Size sizi sevmeniz dileklerimle,

Size sizi yaşamanız ümitlerini dileyerek haftaya görüşmek üzere.

Yaşanmış bir hafta bir haftada bin anı, bin anıda bin bir umut ile kendinize iyi bakın, sizden başka siz yoksunuz.