“Tuz diye yutturur buzu Gafil düştük kuzu kuzu Dünya'nın en namussuzu Amerika katil katil.” Âşık Mahzuni Şerif
“Tuz diye yutturur buzu
Gafil düştük kuzu kuzu
Dünya'nın en namussuzu
Amerika katil katil.”
Âşık Mahzuni Şerif
Son asrın büyük halk ozanı Âşık Mahzuni Şerif’in 1960’lı yılların başında halkın duygularını en güzel şekilde dile getirdiği, “Amerika katil katil!” isimli eseri 1980’li yıllara kadar ABD emperyalizmine karşı söylenen ve en çok bilinen eserlerinden biridir, belki de birincisidir.
Bu vesile ile üzülerek ifade ediyorum ki;
Büyük halk ozanı ve unutulmaz türkülerin sahibi Âşık Mahzuni Şerif'in yıllar önce söylediği gerçekleri dünya görüşümüz, siyasi düşüncemiz ve ideolojik bakış açımızdan dolayı bir türlü kabullenemedik. “Doğruya doğru, yanlışa yanlış” diyemedik. Yıllar sonrada olsa ne zaman tarafsız ve objektif düşünmeye başladık işte o zaman önyargılarımızdan arınarak gerçekleri görmeye, Âşık Mahzuni Şerif’in söylemlerini anlamaya başladık.
Katil Amerika’nın Marshall Planı ve “Süt Tozu” yardımı;
Marshall Planı, İkinci Dünya Savaşından sonra ABD Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından 1947 yılında önerilmiş ve ABD Başkanı Harry S. Truman tarafından yasalaştırılarak 1948 -1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş, sözde ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketiydi. Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşadığı ekonomik sıkıntıları hafifletmek ve halkın beslenmesini iyileştirmek amacını taşıyordu. ABD’den Marshall Yardımı kapsamında gelen süt tozu gibi gayet masum görünen ürünlerin ilkokul öğrencileri tarafından tüketilmesi zorunluydu. Perde arkasında ise Türk toplumunun temel tüketim alışkanlıklarını değiştirmek, toplumun hücrelerine nüfuz etmek ve Türkiye'yi ekonomik yönden kendine bağımlı bir hale getirmek vardı. ABD, o yıllarda okullarda içilmesini zorunlu kıldığı süt tozuyla, bir nesli doğal süt ve süt ürünlerinden uzaklaştırmış; ardından yeni bir ölümcül hastalığın hızla yayılmasına sebep olmuştur. Marshall Planı ile ülkemize "bedava" süt tozu ve beraberinde "Çocuk Felci" yardım olarak gelmiş. Süt tozunun zorunlu olarak içirildiği bu yıllarda, Türkiye'de ilk çocuk felci salgını görülmeye başlamış, felçlere hatta ölümlere yol açan bu hastalığa karşı Amerika bize milyonlarca dolar karşılığında çocuk felci aşısı satmış ve böylece yardım adı altında kaç nesli yok etmiştir. Amerikan yardımı süt tozlarının ne olduğunu yıllar sonra ancak anlayabiliyoruz. Bugün, bu süttozu hikâyesi unutulmuştur. Bende bu konuyu tozlu arşivlerden çıkardım ve süt tozu mağduru biri olarak kaleme alıyorum yazıyorum. 1960’lı ve 1970’li yıllarda ilkokullarda öğrencilere zorla içirilen ve sonradan çeşitli hastalıklara yol açan Amerika’nın hibe ettiği süttozu hikâyesi nedir ne değildir?
Yaşı altmış veya daha büyük olanlar iyi hatırlarlar.
Okullardaki büyük banyo sobalarında su kaynatılır, içine süttozu katılarak bizlere zorla içirtilirdi. Ağzımıza gelen erimemiş küçük beyaz topaklarlardan iğrenir, o kötü koku ve tattan çoğu zaman kusardık. Öyle ki kendi sütünü üreten biz köylü çocuklarına bile zorla bu sulandırılmış süt tozlarını içirdiler.
Bende 1967 -1973 yılları arasında, Akbayır ( Til ) ilkokulunda okurken hayatımın işkencelerinden biri idi “Süt Tozu” ve bu işkence hatırladığım kadarı ile dört yıl sürdü.
1972 yılında, ilkokul dördüncü sınıfa geçtiğimizde çok hayırlı bir şey oldu.
Süt tozu içmemiz iptal edildi. Çünkü stoklar tükenmiş dost ve müttefik Amerika yeni parti süt tozu yardımı göndermediği için o tattan mahrum kalmıştık! Yıllar sonra yasımız kemale erdiğinde okuyarak bilgi sahibi olduk ve öğrendik ki, o çuval çuval süt tozları 1940’lı ve 1950'li yıllarda Marshall yardımı adı altında Türkiye’ye gönderilmişti ve bizlere zorla içirilmişti.
Konuyla ilgili süt tozu yardımının ilkokullarda ikram edildiği günlerden bir hatıra nakledelim.
Ankara’da bir ilkokul, öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurda gelen sulandırılmış süt tozlarını içmek için sıradalar.
O günlerden yaşanmış bir anı;
1960'lı yıllarda ilkokula gidiyordum.
Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; ABD'den yardım olarak gelmiş!
Bizim evde 100'e yakın keçi vardı, 30'dan fazla inek vardı.
Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu.
Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı.
Ama ben cicili paketler içindeki süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim.
Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım; 'elindeki nedir?' diye sordu. Açıkladım... 'Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.' dedi. Aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. Ben biraz duraklayıp götürmek istemedim. 'Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!' dedi.
Ben okulda aldığım derslerden kendime güvenerek dedeme karşı geldim.
Söylediklerini okula gitmemiş dedemin cehaletine yordum.
Ona itirazlar ettim.
Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu. Güçlü bir köpeğimiz vardı. 'Git, süt tozunu süte çevir getir.' dedi. Gittim, süt tozundan süt yapıp getirdim. Köpeğimiz kulübesinde idi.
Götürdük ve önüne koyduk.
Ağzını koydu, yaladı, çekti, bırakıverdi; 'Siz beni zehirlemek mi istiyorsunuz?!.' anlamında hırsla bize baktı.
Saldıracak gibiydi.
Kabı aldık.
Dedem onu suda yıkadı.
Sonra bana “git, evden bizim sütten getir.” dedi.
Evden yarım kilo kadar sütü götürüp yıkanmış kaba koydum. Yine köpeğin önüne sürdük.
Ağzını koydu.
Bir defa nefes aldı.
İki içimde sütü bitirdi. Dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu..."
Ve bu dağıtılan süt tozlarından sonra Türkiye'de ilk "Çocuk felci vakaları görüldü ve felç salgını başladı." Sonra ne mi oldu?
Amerika bize milyon dolarlar karşılığında çocuk felci aşıları sattı.
Ne kadar manidar!
Önce bizi hasta edip, peşine ilaç ve aşısını satıyorlar!
(Alıntı)
Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 87. yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.