31 Ağustos' ta yola çıkan Küresel Sumud Filosu'nun umut yolculuğu İsrail'in saldırılarıyla kesintiye uğradı. 39'u Türk olmak üzere çok sayıda aktivist İsrail güçleri tarafından zorla alıkonuldu. Alıkonulan aktivistler İsrail güçleri tarafından Aşdod Limanı'na getirildi. Aktivistlerin Aşdod Limanı'nda yer alan hapishaneye yerleştirileceği öngörülüyor.
Haziran ayında Gazze'ye doğru yola çıkan ve içinde İsveçli aktivist Greta Thunberg'in de bulunduğu Madleen gemisine İsrail askerleri baskın düzenlemiş, Thunberg dahil çok sayıda aktivist sınır dışı edilmişti.
Temmuz ayında da Özgürlük Filosu projesi dahilinde yola çıkan Handala gemisine müdahale edilmiş, İsrail askerlerinin Gazze açıklarındaki uluslararası sularda baskın yaptığı gemideki aktivistler tutuklanarak sınır dışı edilmişti.
Gazze'ye yardım götürmek ve İsrail ablukasını yıkmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na düzenlenen baskınla aralarında Türk vatandaşların da olduğu çok sayıda aktivist İsrail güçleri tarafından alıkonuldu.
Alıkonulan aktivistlerin Aşdod Limanı'na götürüldüğü ve deport işlemlerinin tamamlanmalarının ardından Avrupa'ya gönderileceği ancak o zamana kadar da Aşdod Limanı'ndaki hapishanelerde tutulacağı öğrenildi.
Uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu müdahale, insan hakları örgütleri tarafından sert şekilde eleştirildi. Aktivistlerin uluslararası sularda seyir halindeyken alıkonulmasının uluslararası hukuka aykırı olduğu vurgulanırken, birçok sivil toplum kuruluşu İsrail'e çağrıda bulunarak aktivistlerin derhal serbest bırakılmasını talep etti.
Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin diplomatik kanallardan süreci yakından takip ettiği ve vatandaşlarının güvenli bir şekilde ülkelerine dönmeleri için girişimlerde bulunduğu bildirildi. Sumud Filosu'nun uğradığı bu müdahale, İsrail'in Gazze üzerindeki ablukasına karşı düzenlenen uluslararası sivil girişimlere yönelik sert tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan sivil gemilere yönelik bu tür müdahalelerin, bölgede tansiyonu daha da artıracağı ve diplomatik krizleri derinleştireceği değerlendirmesi yapılıyor.




