Bu yazımı sevgili torunlarım Duru ve Nil’i görmek, sevmek ve hasret gidermek için geldiğim Aydın, Nazilli’den kaleme alıyorum. Bu vesile ile de tüm okuyucularıma Efeler diyarı Aydın Nazilli’den sevgi, saygı ve selamlarımı iletiyorum.

Dedeler için coğrafî uzaklığın hiç önemi olmadığı gibi torunlarını sevmesinde de limit yoktur. Torunların tadına doyulmaz, hele de onlarla yaşanan o unutulmaz hatıralar anlatılmaz yaşanır. Rabbimden herkese evlatlarıyla, torunlarıyla sağlıkla, huzurla, mutlulukla yaşayacağı günler diliyorum. Ve sözü daha fazla uzatmadan bu haftaki yazıma geçmek istiyorum.

Sırası gelince yazılır bazı yazılar.

Havadan sudan oradan buradan!

Hani iz bıraka bıraka, onlarla girilir lafa.

Konunun hangi yöne seyredeceğini cümleler gösterir tıpkı trafik işaretleri gibi.

SÖZÜM ONA;

Kendi hatalarına bakmayanlar, kusuru hep başkalarında arayanlar, kendilerine toz kondurmayanlar, her taraftan köşeye sıkışanlar.

İşte o zaman aynaya bakacaksınız.

Biz nerde hata yaptık? Diye

Fakat çoğumuz yaptığımız hataları hiç kabullenmeyiz.

Düz yolda düşsek bile suçlayacak birilerini ararız.

Hâlbuki hayatımızda hata yapmak kaçınılmazdır.

Yaşamak hata yapmak demektir.

Hata yapmamış insan zaten hiç yaşamamış demektir.

Hatalar ders almak içindir.

Hatalardan ders almadıkça doğruları bulamayız.

Düşmeli, kalkmalı insan dibe vurmalı.

Zirvelere çıkmalı ama ne oldum delisi olmamalı.

Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.

Kendini bilmez patavatsızlar, kurdun kocası durumuna düşerse, kurnaz tilkilerin elinde oyuncak olursa, bizimde kalemimizden birkaç kelime dökülür elbette.

Vefasız, iyiliği inkâr eden, hatır gönül bilmez, nankör ve kurtulunca tekrar işi düşeceğini bilmezlere deriz ya, “Bir gün yine bir işin düşer bu kapıya gelirsin” diye.

SÖZÜM ONA;

Geldikleri yeri görünce dün nerede olduklarını unutanlara bir “Kibar Tilki” hikâyesi anlatmak istiyorum.

Ormanın birinde yaşayan uyanık mı uyanık bir tilki varmış.

Lakin bu tilkinin en kötü huyu pisboğaz olmasıymış ne bulsa yer gözü hiç doymazmış. Bir gün yerde gördüğü ne olduğunu bilmediği bir kemik parçasını yiyeyim derken kemik boğazına takılmasın mı?

Ne yapmışsa, ne etmişse boğazındaki kemik parçasını çıkaramamış.

Nefes alırken bile güçlük çekiyormuş.

Ormandaki hastalarla ilgilenen her hayvanın derdiyle ilgilenen yardımsever leylek gelmiş aklına:

“Gideyim de yardımsever leylek çıkarsın kemiği, çıkarsa çıkarsa bir o çıkarır demiş!..”

Başlamış koca ormanda yardımsever leyleği aramaya az gitmiş uz gitmiş araya araya yardımsever leyleği hasta sincabın yaralarını tedavi ederken bulmuş.

-‘’Aman leylek kardeş, yaman leylek kardeş ocağına düştüm, kurtar beni bu beladan leylek kardeş’’ demiş.

Yardımsever leylek tilkinin boğazına bakıp:

-‘’Korkma tilki kardeş şimdi çıkarırım boğazındaki kemiği.

Benim için çocuk oyuncağı bir şey.

Aç ağzını bakalım kocaman, gagam uzun, o kemiği hemen yerinden çıkarırım sen de sağlığına hemencecik kavuşursun’’ demiş.

Böylece uzun gagasını tilkinin boğazına sokan leylek tilkinin boğazındaki kemiği dikkatlice çıkarmış.

Boğazındaki kemiğin çıktığını gören tilki sevinçle:

-Oh be. Dünya varmış be! Bir anda rahatladım demiş.

İşi görülen sağlığına kavuşan tilki bir teşekkür bile etmeden oradan uzaklaşacakken Yardımsever leylek tilkinin arkasından seslenmiş:

-Bir şey unutmadın mı tilki kardeş? “Teşekkür etmeyi unuttun sanırım” demiş.

-Ne? Demiş tilki. Birde teşekkür mü edeceğim? Sen aklını ekmek peynirle mi yedin? Gaganı gırtlağıma soktuğunda sana bir oyun edip ağzımı kapasaydım, halin nice olurdu, hiç düşündün mü? Buna şükredeceğine bir de kalkmış teşekkür istiyorsun. Allah Allah ne günlere kaldık yahu! Demiş.

Bu duruma çok şaşıran yardımsever leylek:

-Gün ola harman ola yine bana işin düşerse bu söylediklerini unutma sakın demiş. Aradan çok zaman geçmiş günler günleri geceler geceleri kovalamış. Bizim pisboğaz tilki bir gün yine pisboğazlığının kurbanı olmuş ve bu sefer de bir çalı dikeni takılmasın mı boğazına. Tekrardan düşmüş yollara yardımsever leyleği bulmaya. Karşısında pisboğaz tilkiyi gören yardımsever leylek çok şaşırmış.

-Yine ne oldu tilki kardeş.

Boğazına bir şey mi kaçtı demiş.

Daha önce yaptığı hatayı anlayan pisboğaz tilki boynu bükük bir şekilde:

-Evet, leylek kardeş ocağına düştüm geçen sefer yaptığım terbiyesizlikten dolayı beni affet. Söz veriyorum bir daha bana iyilik yapanlara teşekkür etmeyi unutmayacağım, demiş. Hatasını anlayan pisboğaz tilkiyi affeden yardımsever leylek tilkinin boğazındaki dikeni çıkarıp, sağlığına kavuşmasını sağlamış.

O gün bu gündür pisboğaz tilki kibar biri olmaya karar vermiş.

Şimdi ise ormandaki tüm hayvanlar pisboğaz tilkiye “Kibar Tilki” demeye başlamış.

SÖZÜM ONA;

Nice insanlar vardır, yapay çiçek gibidir.

Makamsal üstünlüğe sahip olmaları hiçbir kıymet ifade etmez.