Sevgili okurlarım. Yıllardan beri yazıyorum. Bazen “gülün” diye, bazen de “İbret olsun” diye. Yazılarımda bir yerlere gönderme var mı? Elbette var. “Kime?” diye soranlara ise, biraz argo olacak ama okuyucularımın hoşgörüsüne sığınarak “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana sazın sapı az” diyorum.

Hepiniz hatırlarsınız, bilirsiniz bazı kaynaklarda Azerbaycan,  bazı kaynaklarda ise Almanya’ya ait olduğu söylenen "Tilki vaaz vermeye başlarsa gözünüz tavuklarda olsun" diye bir atasözü vardır. Anlamı ise: Bir kişi dikkatleri başka bir yere çekmeye çalışıyorsa bilin ki arka planda gizli işler çeviriyordur. Normalde tilkinin vaazla, ezanla ne işi olabilir ki? Kısaca, bir kişinin, yapmış veya yapacak olduğu gayr-i meşru işleri örtbas etmek için kitlelerin algısını popülist söylemlerle değiştirmeye ve tepkilerini azaltmaya çalışmasıdır. Madem yazımıza kurnazlığın sembolü ve timsali “Tilki” ile başladık birkaç “Tilki” hikâyesi ile devam edelim. Her hikâyede anlayana bir mesaj var.

İlk hikâyemiz;
Tilkinin biri yavrusuna demiş ki:
Yavrum, bütün bu bağlardaki üzümlerden yiyebilirsin. Sadece köyün mollasına ait bağın üzümleri hariç…
Hatta aç kalsan dahi o bağı aklına bile getirme.
Genç tilki babasına sormuş:
Neden?
O bağın üzümleri zehirli mi?
Tilki yavrusuna cevap vermiş:
Hayır, çocuğum. Eğer molla bağından üzüm yediğimizi anlarsa yarın hemen “tilki eti helaldir” diye fetva verir ve neslimizi yok eder.
“Gücü, insanların cehaleti üzerine kurulmuş toplumlara hiç bir zaman bulaşma.”

23443As

İkinci hikâyemiz;
Rivayet bu ya, günün birinde, bir tavuk çiftliğine koruma müdürü alınacağına dair bir ilan verilir. Bu iş için tilki de müracaat eder. Gün, saat gelir, sınav komisyonu, yaptığı mülakat sonucunda, tercihini tilkiden yana kullanır ve tilki koruma müdürü olarak işe alınır. Kaç para ücret talep ettiği sorulunca, Tilkide gülme krizi başlar. Kahkahaları arasında: "Vallahi ben gülmekten ücret belirtemeyeceğim. Sizlerin takdiri benim kabulümdür." cevabını veren tilki, sınav komisyonunca güvenlik müdürü olarak işe başlatılır. Ama tilki, işe başlamasıyla birlikte, seri ihanetleri başlar! Neticede, bir zaman sonra, ortada çiftlik, miftlik kalmaz.

Üçüncü hikâyemiz;
Tilki daha önce hacca gitmiş ama yeniden gitmeye niyetlenmiş.
Ormanda ördeği, horozu ve kekliği görmüş. Onlara seslenmiş:
-“Hadi, sizleri de hacca götüreyim.”
Bizimkiler korkuyla çığrışmış:
-“Hayır, biz gitmeyiz!”
Tilki, bu kez şöyle demiş:
“Hacca gitmek sevaptır.”
“Ama sen bizi yolda yersin.”
“Canım, hiç öyle şey olur mu? Hac yolunda yapar mıyım?”

Sonunda ördek, horoz ve keklik, tilkinin tatlı sözlerine kanmışlar ve cümbür cemaat hac yolunu tutmuşlar.
Akşamları ördek bir su birikintisi bulup giriyor, horoz bir taşa tüneyip uyuyor, keklikse bir tepede sabahlıyormuş.
Tilki de bu saf yolcuları nasıl tepeleyip yiyeceğini düşünüyormuş.
Sonunda bir gece, bir mağaraya gelmişler, geceyi orada geçireceklermiş.
Tilki, mağaranın en uzak köşesine çekilmiş.
Diğer hayvanlar, kapının önünde aralarında konuşuyormuş.
Ördek:
“Galiba, tilkinin günahını alıyoruz.”
Horoz:
“Kötü niyetli olsa kapıya yakın oturacağına mağaranın dibine gitmezdi.”
Keklik:
“Korkacak bir şey yok, girelim.”
Böyle diyerek üçü de mağaraya girmiş, girer girmez de tilki, seyirtip mağaranın kapısını kapatmış.
Önce kekliği yakalamış ve bağırmış:
“Bre kâfir, bre zındık, bre utanmaz. Her gün dağın başına çıkar oturursun, avcıları yorarsın, beni üzersin, ceza olarak seni yiyeceğim.” demiş ve kekliği mideye indirmiş.
Sonra horoza dönmüş:
“Terbiyesiz horoz, sabahın köründe milleti uyandırmaya utanmıyor musun, suçun büyük, seni de yiyeceğim.” demiş ve horozu da haklamış.
Sıra ördeğe gelmiş ama tilki düşünmüş, taşınmış, ördeğe yüklenecek bir “suç” uyduramamış, uyduramamış ya, tilkide laf çok!
“Söyle bakalım, o arkandaki yeşil ne? O yeşil, türbelere, sarıklara layıktır. Millet, yeşili başında taşır, sen utanmadan kıçında taşıyorsun. Gel buraya, cezan birken bin...” demiş ve ördeğin de defterini dürmüş.
Sonrasında da ormanın adaleti, tilkinin hünerine kalmış.
Tilki, kimi bulsa yutmuş.
Yedikçe yemiş, yedikçe semirmiş.
Ey kendini zeki sanan art niyetli kurnazlar; "Tilkiden kurnazı yok ama pazar onun postuyla dolu."Anlayanlar anladı sanırım ne demek istediğimi. Fazla detaya girmeye gerek yok bence.

2024 yılını geride bırakıp, 2025 yılına girerken bütün okuyucularımın yeni yılını kutluyor, sağlık huzur ve mutlu bir yıl geçirmelerini diliyorum.